Zuhruf Suresi türkçe meali - Latin okunuşu

admin14.08.2012 - 06:40

ZUHRÛF Suresi türkçe meali - Latin okunuşu

[/i]

43 - ZUHRUF

Bismillahirrahmanirrahim

1.    Ha mım   
2.    Vel kitabil mübın   
3.    İnna cealnahü kur'anen rabiyyel lealleküm ta'kılun   
4.    Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım   
5.    E fe nadribü ankümüz zikra safhan en küntüm kavmem müsrifın   
6.    Ve kem erselna min nebiyyin fil evvelın   
7.    Ve ma yet'tıhim min nebiyyin illa kanu bihı yestehziun   
8.    Fe ehlekna eşedde minhüm batşev ve meda meselül evvelın   
9.    Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünne halekahünnel azızül alım   


10.    Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve veale leküm fıha sübülel lealleküm tehtedun   
11.    Vellezı nezzele mines semai maem bi kader fe enşarna bihı beldetem meyta kezalike tuhracun   
12.    Vellezı halekal ezvace külleha ve ceale leküm minel fülki vel en'ami ma terkebun   
13.    Li testevu ala zuhurihı sümme tezküru nı'mete rabbiküm izesteveytüm aleyhi ve tekulu sübhanellezı sehhara lena haza ve ma künna lehu mukrinın   
14.    Ve inna ila rabbina le münkalibun   
15.    Ve cealu lehu min ıbadihı cüz'a innel insane le kefurum mübın   
16.    Emittehaze memma yahlüku benativ ve asfaküm bil benın   
17.    Ve iza büşşira ehadühüm bima darabe lir rahmani meselen zalle vechühu müsveddev ve hüze kezıym   
18.    E ve mey yüneşşeü fil hılyeti ve hüve fil hısami ğayrumübın   
19.    Ve cealül melaiketellezıne hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs'elun   
20.    Ve kalu lev şaer rahmanü ma abednahüm ma lehüm bi zalike min ılmin in hüm illa yahrusun   
21.    Em ateynahüm kitabem min kablihı fe hüm bihı müstemsikun   
22.    Bel kalu inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim mühtedun   
23.    Ve kezalike ma erselna min kablike fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim muktedun   
24.    Kale e ve lev ci'tüküm bi ehda mimma vecedtüm aleyhi abaeküm kalu inna bima ürsiltüm bihı kafirun   
25.    Fentekamna mihüm fenzur keyfe kane akıbetül mükezzibın   
26.    Ve iz kale ibrahımü li ebıhi ve kavmihı innenı beraüm mimma ta'büdun   
27.    İllellezı fetaranı fe innehu seyehdın   
28.    Ve cealeha kelimetem bakıyeten fı akıbihı leallehüm yarciun   
29.    Vel metta'tü haülai ve abaehüm hatta caehümül hakku ve rasulüm mübın   
30.    Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhruv ve inna bihı kafirun   
31.    Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülim minel karyeteyni azıym   
32.    E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatil li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun   
33.    Ve lev la ey yekunen nasü ümmetev vahıdetel le cealna li mey yekfüru bir rahmani li büyutihim şükufem min fiddativ ve mearice aleyha yazherun   
34.    Ve li büyutihim ebvabev ve süruran aleyha yettekiun   
35.    Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul haytiod dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekıyn   
36.    Ve mey ya'şü an zikrir rahmani nükayyıd lehu şeytanen fe hüve lehu karın   
37.    Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun   
38.    Hatta iza caena kale ya leyte beynı ve beyneke bu'del meşrikayni fe bi'sel karın   
39.    Ve ley yenfeakümül yevme iz zalemtüm enneküm fil azabe müşterikun   
40.    E fe ente tüsmius summe ev tehdil umye ve men kane fı dalalim mübın   
41.    Fe imma nezhebenne bike fe inna minhüm müntekımun   
42.    Ev nüriyenne kellezı veadnahüm fe inna aleyhim muktedoirun   
43.    Festemsik billezı uhıye ileyk inneke ala sıratım müstekıym   
44.    Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs'elun   
45.    Ves'el men erselna min kablike mir rusülina e cealna min dunir rahmani alihetey yu'bedun   
46.    Ve le kad erselna musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihı fe kale inni rasulü rabbil alemın   
47.    Felemma caehüm bi ayatina iza hüm minha yadhakun   
48.    Ve ma nürıhim min ayetin illa hiye ekberu min uhtiha ve ehaznahüm bil azabi leallehüm yarciun   
49.    Ve kalu ya eyyühes sahırud'u lena rabbeke bima ahide ındeke innena le mühtedun   
50.    Felemma keşefna anhümül azabe izahüm yenküsun   
51.    Ve nada fir'avnü fı kamihı kale ya kavmi e leyse lı mülkü mısra ve hazihil enharu tecrı min tahtı e fe la tübsırün   
52.    Em ene hayrum min hazellezı hüve mehınüv ve la yekadü yübın   
53.    Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin ev cae meahül melaiketü mukterinın   
54.    Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikıyn   
55.    Felemma asefununtekamna minhüm fe ağraknahüm ecmeıyn   
56.    Fe cealnahüm selefev ve meselel lil ahırın   
57.    Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesıddun   
58.    Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasımun   
59.    İn hüve illa abdün en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li benı israıl   
60.    Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdı yahlüfun   
61.    Ve innehu le ılmül lissaati fe la temterunne biha vettebiun haza sıratum müstekıym   
62.    Ve la yesudodennekümüş şeytan innehu leküm adüvvün mübın   
63.    Ve lemma cae ıysa bil beyyinati kale kad ci'tüküm bil hıkmeti ve li übeyyine leküm ba'dallezı tahtelifune fıh fettekullahe ve etıy'un   
64.    İnnellahe hüve rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym   
65.    Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne zalemu min azabi yevmin elım   
66.    Hel yenzurune illes saate en te'tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş'urun   
67.    El ehıllaü yevmeizim ba'duhüm li ba'dın adüvvün illel müttekıyn   
68.    Ya ıbadi la havfün aleykümül yevme ve la entüm tanzenun   
69.    Ellezıne amenu bi ayatina ve kanu müslimın   
70.    Üdhulül cennete entüm ve ezvacüküm tuhberun   
71.    Yütafü aleyhim bi sıhafim min zehebiv ve ekvab ve fıha ma teştehıhil enfüsü ve telezzül a'yün ve entüm fıha halidün   
72.    Ve tilkel cennetülletı uristümuha bima küntüm ta'melun   
73.    Leküm fiha fakihetün kesıratüm miha te'külun   
74.    İnnel mücrimıne fı azabi cehenneme halidun   
75.    La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun   
76.    Ve ma zalemnahüm ve lakin kanu hümüz zalimın   
77.    Ve nadev ya malikü li yakdı aleyna rabbük kale inneküm makisun   
78.    Lekad ci'naküm bil hakkı ve lakinne ekseraküm lil hakkı karihun   
79.    Em ebramu emran fe inna mübrimun   
80.    Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm bela ve rusülüna ledeyhüm yektübun   
81.    Kul in kane lirrahmani veledün fe ene evvelül abidın   
82.    Sübhüne rabbis semavati vel erdı rabbil arşi amma yesıfun   
83.    Fezerhüm yahudu ve yel'abu hatta yülaku yevmehümüllezı yuadun   
84.    Ve hüvellezı fis semai ilahüv ve fil erdı ilah ve hüvel hakımül alım   
85.    Ve tebarakellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ındehu ılmüs saah ve ileyhi türceun   
86.    Ve la yemliküllezıne yed'une min dunihiş şefaate illa men şehide bil hakkı ve hüm ya'lemun   
87.    Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü'fekun   
88.    Ve kıylihı ya rabbi inne haülai kavmül la yü'minun   
89.    Fasfah anhüm ve kul selam fe sevfe ya'lemun

Türkçe Meali

43 - Zuhruf
Bismillahirrahmânirrahîm

1.    Hâ Mîm.   
2, 3.    Apaçık Kitab'a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur'an yaptık.   
4.    Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz'da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur.   
5.    Haddi aşan bir topluluk oldunuz diye vazgeçip Zikir'le (Kur'an'la) sizi uyarmaktan geri mi duralım?   
6.    Halbuki daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik.   
7.    (Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.   
8.    Biz, onlardan daha çetinlerini de helak ettik. Öncekilerin örneği geçti!   
9.    Andolsun, onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka, "Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı" diyeceklerdir.   
10.    O, yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir.   
11.    O gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz.   
12, 13, 14.    O bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve "Bunu hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz" diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.   
15.    Böyle iken ("melekler Allah'ın kızlarıdır" demek suretiyle) kullarından bir kısmını O'nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür.   
16.    Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı?   
17.    Onlardan biri, Rahmân'a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesilir.   
18.    Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah'a isnad ediyorlar?   
19.    Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.   
20.    "Eğer Rahmân dileseydi biz onlara kulluk etmezdik" dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.   
21.    Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar?   
22.    Hayır! Onlar sadece, "Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, ve biz onların izlerinden gitmekteyiz" dediler.   
23.    İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, "Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz" demiş olmasınlar.   
24.    (Gönderilen uyarıcı,) "Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?" dedi. Onlar, "Biz kesinlikle sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz" dediler.   
25.    . Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonu, bak nasıl oldu!   
26.    Hani İbrahim babasına ve kavmine şöyle demişti: "Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım."   
27.    "Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir."   
28.    İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı.   
29.    Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur'an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım.   
30.    Fakat kendilerine Hak gelince, "Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkar ediyoruz" dediler.   
31.    "Bu Kur'an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!" dediler.   
32.    Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.   
33.    Eğer bütün insanlar (kafirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân'ı inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.   
34, 35.    Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O'na karşı gelmekten sakınanlarındır.   
36.    Kim, Rahmân'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.   
37.    Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.   
38.    Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!" der.   
39.    Onlara, "(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız" denir.   
40.    Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?   
41.    Ya biz seni (bu dünyadan) alır götürürüz de, onlardan intikam alırız.   
42.    Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi sana gösteririz ki, bizim onlara gücümüz yeter.   
43.    Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin.   
44.    Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.   
45.    Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân'dan başka kulluk edilecek ilahlar var etmiş miyiz?   
46.    Andolsun, biz Mûsâ'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik de o, "Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.   
47.    (Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!   
48.    Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.   
49.    (Onlar azabı görünce) "Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz" dediler.   
50.    Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.   
51.    Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?"   
52.    "Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?"   
53.    "(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?"   
54.    Firavun kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.   
55.    Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öc aldık, hepsini suda boğduk.   
56.    Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık.   
57.    Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar.   
58.    "Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?" dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur.   
59.    İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları'na örnek kıldığımız bir kuldur.   
60.    Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.   
61.    Şüphesiz o Kıyametin (kopacağının) bir bilgisidir. Artık onun hakkında asla şüphe etmeyin, bana uyun, bu doğru bir yoldur.   
62.    Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.   
63.    İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."   
64.    Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur.   
65.    Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin haline!   
66.    Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, halbuki bunun farkında değillerdir.   
67.    O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.   
68, 69.    (Allah şöyle der:) "Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de."   
70.    "Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz."   
71.    Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.   
72.    İşte, bu yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.   
73.    Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz.   
74.    Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklardır.   
75.    Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.   
76.    Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim idiler.   
77.    (Görevli meleğe şöyle seslenirler:) "Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin." O da, "Siz hep böyle kalacaksınız" der.   
78.    Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız.   
79.    Yoksa (gerçeği kabul etmeme konusunda) bir işe kesin karar mı verdiler? Şüphesiz biz de (onları cezalandırmakta) kararlıyız.   
80.    Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar.   
81.    (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum."   
82.    Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden uzaktır.   
83.    Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar.   
84.    O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilah olandır. O hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.   
85.    Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O'nun katındadır ve yalnızca O'na döndürüleceksiniz.   
86.    Onu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.   
87.    Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, "Allah" derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?   
88.    Onun (Muhammed'in), "Ya Rabbi!" demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir.   
89.    Şimdilik sen onları hoş gör ve "size selam olsun" de. Yakında bilecekler.




Linkback: https://www.buyuknet.com/zuhruf-suresi-turkce-meali-latin-okunusu-t38852.0.html

Etiket:
ZUHRÛF Suresi türkçe meali  Latin okunuşu  zuhrÛf suresi 

Bu bilgi size yardimci oldu mu?

EvetHayır
Zuhruf Suresi türkçe meali - Latin okunuşu
Zuhruf Suresi türkçe meali - Latin okunuşu
(Ortalama: 5 üzerinden 2.5 - 2 Oy)
2