Türk ve İslam Devletlerinde Yetişen Bilim insanları

kirik12525.02.2020 - 23:16
Biruni (973-1051), bilimsel araştırmalara çok küçük yaşlarda başladı. Birbirinden farklı alanlarda çalışmalar yaparak yüzden fazla eser kaleme aldı. Gazneli Mahmut’un “sarayımızın en değerli hazinesi” dediği Biruni; Türkçe, Arapça, Farsça, Yunanca, İbranice bilmekteydi.
Yaptığı çalışmalar sonucu dünyanın döndüğü ve yer çekimi olduğu fikrini ortaya atmış, dünyanın çevresini hesaplamıştır. İslam ülkelerinin bir haritasını da yapan Biruni madenlerle ilgili çalışmaları sonucunda birçok madenin özgül ağırlığını hesaplamıştır.
Biruni 1973’te doğumunun 1000. yıldönümü nedeniyle UNESCO öncülüğünde bütün dünyada anılmıştır.

Harezmi (780-863), günümüzde matematiğin bir kolu olan cebir biliminin kurucusudur. Astronomi ve coğrafya alanlarında da çalışmalar yapmış, bu bilim dallarının gelişiminde önemli rol oynamıştır. Abbasi hükümdarı Memûn döneminde birçok ünlü bilgininin toplandığı, zengin bir kütüphanesi ve gözlemevi de bulunan Beytülhikme’nin (Bilgelik Evi) yöneticiliğini yapmış ve saray astronomu olarak çeşitli gözlemler gerçekleştirmiştir. Hint rakamlarını İslam dünyasına tanıtarak “0” rakamını matematiğe kazandırmıştır.

Razi (854-932), tıp, kimya ve felsefe alanında elliden fazla eser vermiştir. “İslam’ın Hipokrat’ı” da denilen Razi’nin çiçek ve kızamık hastalığı konusundaki eseri Batı dillerine çevrilmiş ve birçok defa basılmıştır. Bir başka eseri olan “El Havi” tıp konusunda ansiklopedi türünde bir eserdir.
Bu eserinde Razi, Yunan, Hint ve Çin tıbbında yer alan bilgileri toplayıp kendi gözlemlerine dayanarak hastalıkları açıklamıştır. Razi’nin yaşadığı dönemde Avrupa’da tedavi edilemeyen hastalar kendi hâllerine bırakılır, akıl hastalarına onları şeytandan kurtarmak adına işkence edilirdi. Razi ise hastaların moralini yükseltecek sözler söylemek ve hastalara şefkatle yaklaşmak gerektiğini savunmaktaydı. Razi’ye göre içki alışkanlığı diğer her türlü hastalık, felaket ve yıkımları beraberinde getiren kötülüklerden biridir. Çünkü çok içki kullananlar ani felç ve nefes darlığı ile karşı karşıyadırlar. İçkinin ani ölüme sebep olan kalp sıkışması, beyin ve damarların irtibatının kesilmesi sonucu oluşan denge kaybı gibi başka türlü zararları da vardır.

İbni Sina (980-1037), birçok alanda 200’den fazla eser verdi. Avrupa’da “Avicenna (Avisenna)” adıyla tanınan İbni Sina en önemli çalışmalarını tıp alanında yaptı. “El Kanun Fittıbb” adlı kitabı, 12. yüzyılda Latinceye tercüme edildi, 17. yüzyıla kadar Avrupa’da tıp eğitiminde kullanıldı. İbni Sina’ya göre tıp, insan vücudunun sağlık ve hastalığıyla uğraşır. Tıp sağlığın devamı, hastalığın ise iyileşmesi için uygun metotlar kullanmayla ilgilenen bir bilimdir. İbni Sina tıp alanına önemli yenilikler getirmiş, ilk defa sonda aletini kullanmış ve damar içi şırıngasını yapmıştır. İbni Sina “Şifa” adlı eserinde de felsefe, matematik, fizik gibi bilimler hakkında bilgi vermiştir.

Cezeri (1153 -1233), Diyarbakır’da Artuklular Beyliği’nde uzun süre görev yaptı. Cezeri, su saatleri, otomatik kontrol düzenleri, fıskiyeler ve şifreli kilitler gibi pek çok buluş gerçekleştirdi. Günümüzdeki otomatik makine ve robotların ilk örneklerini yaptı. Cezeri, “Kitabelhıyal” adlı eserinde elliden fazla aletin kullanım esaslarını açıklamıştır.

İbni Haldun (1332-1406), sosyal bilimlerin tarih, felsefe, siyaset ve sosyoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır. İbni Haldun, tarihsel olayları toplumsal, etnik, kültürel, siyasal, ekonomik, hatta coğrafi ve biyolojik koşullarla bağlantıları içinde değerlendiren ilk düşünürdür. Tarih felsefesinin ve sosyolojinin bilim olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. İbni Haldun’un en ünlü eseri “Mukaddime”dir.
Mukaddime, iktisat, sosyoloji, siyaset gibi birçok sosyal bilim için temel teşkil eden görüşleri içinde barındırır.



Uluğ Bey (1394-1449), Timur Devleti’nin kurucusu olan Timur’un torunudur. Dinî ilimlerin yanında mantık, matematik ve astronomi eğitimi gördü. Henüz on altı yaşında iken devleti yönetme sorumluluğunu üstlenen Uluğ Bey, vaktinin çoğunu bilimsel faaliyetlere ayırdı. Uluğ Bey başarılı bir matematikçi ve astronomdu. Semerkant’ta büyük bir rasathane kurdu. Rasathanenin içinde gözlem yapmaya yarayan yerlerden başka matematik ve astronomi öğretilen sınıflar da vardı. Burada Güneş, Ay, gezegenler ve kuyruklu yıldızlar gözlemleniyordu. Uluğ Bey, gökyüzü cisimlerinin konumlarını gözlemleyerek daha önce gördüğü bazı ölçüm hatalarını ve eksiklikleri gidererek hem İslâm dünyasında hem Avrupa’da alanında kaynak eser kabul edilen “Ziciuluğ Bey”i meydana getirdi. Ayrıca geometri alanında ve özellikle üçgenler konusunda araştırmalar yaptı.

Takiyüddin (d.1521), 1570’de İstanbul’a gelerek III. Murat’ın himayesinde bir rasathane kurdu. Burada aynı zamanda büyük bir kütüphane oluşturdu. Takiyüddin, rasathanesinde Güneş ve Ay tutulmaları ile ilgili kendi geliştirdiği teknikler ve aletler vasıtasıyla çeşitli gözlemler yaptı.
İlk defa mekanik saat kullanarak çok dakik gözlemler gerçekleştirdi. Yengeç ve Oğlak dönencelerinin açılarını döneminde gerçeğe en yakın ve doğru şekilde hesaplayan bilim insanı oldu. Osmanlılarda otomatik makineler üzerine ilk eseri de Takiyüddin yazmıştır.

Ali Kuşçu (ö.1474), Uluğ Bey’in yetiştirdiği öğrencilerdendir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın elçisi olarak İstanbul’a geldi. Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçu’ya İstanbul’da kalmasını ve medresede ders vermesini teklif etti. Ali Kuşçu, bunun üzerine, Tebriz’e dönerek elçilik görevini tamamladı ve ailesiyle birlikte tekrar İstanbul’a geldi, Ayasofya’ya müderris olarak atandı. Ali Kuşçu, Fatih Külliyesi’ndeki medreselerin programlarını hazırladı, astronomi ve matematik dersleri verdi. Ayrıca İstanbul’un enlem ve boylamını ölçtü ve çeşitli güneş saatleri yaptı. Gök cisimlerinin dünyaya uzaklığını hesaplayarak bir ay haritası çizdi. Bu çalışmaları nedeniyle Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Ay’daki bir bölgeye Ali Kuşçu’nun ismini vermiştir.

Piri Reis (1465-1553), sosyal bilimlerden coğrafyaya çizdiği iki dünya haritası ve Akdeniz’i tanıttığı Kitabı Bahriye adlı eseriyle büyük katkı yapmıştır. Büyük Türk denizcisi Kemal Reis’in yeğeni olduğu sanılan Piri Reis Osmanlı donanmasında çeşitli vazifeler yapmış, deniz savaşlarına katılarak komutanlığa kadar yükselmiştir. 1513’de çizdiği dünya haritası parçası İspanya, Portekiz ve Batı Afrika kıyıları ile Amerika kıtasının doğu kıyılarını göstermektedir. Günümüzde Amerika kıtasının en eski haritalarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu haritanın Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını gösteren kısmı kaybolmuştur.

Linkback: https://www.buyuknet.com/turk-ve-islam-devletlerinde-yetisen-bilim-insanlari-t47478.0.html


Etiket:

Bu bilgi size yardimci oldu mu?

EvetHayır
Türk ve İslam Devletlerinde Yetişen Bilim insanları
Türk ve İslam Devletlerinde Yetişen Bilim insanları
(Ortalama: 5 üzerinden 3.3 - 3 Oy)
3