Osmanlı Fetih Politikası“Farklı diller farklı dinler farklı ırkları asırlarca bir arada tutmayı başaran Osmanlı bu yönü ile dışarıdan baktığımızda renkli bir mozaiği andırır.Peki;ayrı dinlerde farklı mezheplerin aynı ırklarda farklı kültürlerin birbirlerine tahammülü olmadığı günümüzde Osmanlı’nın bu başarısını takdir etmemek alkışlamamak mümkün mü?”
Tek çatı altında topladığı farklı unsurları altı asrı aşkın bir süre başarı ile yöneten binlerce kilometrede at koşturan üç kıtaya hükmeden ve devrin en muazzam devleti olarak anılan Osmanlı’nın bu başarısı şüphesizadalet hoşgörü iman gücü ve insanlık anlayışı esasları üzerine oturan akıllı bir fetih siyaseti izlemesine bağlıdır.
O halde Osmanlı nasıl bir fetih politikası izlemiş fethettiği yerlerde kalıcı olabilmek için ne tür siyaset takip etmiş dilerseniz şimdi bunun ayrıntılarına değinelim.
1 - Gaza ve Cihat Politikası:Osmanlı’nın beylikten devlet haline geldiği dönemde gerek Anadolu’da gerek Avrupa’da güçlü bir siyasi birlik yoktu.Anadolu’da birbiri ile uğraşan beylikler Avrupa’da da parçalanmış yapı içerisinde prenslikler göze çarpıyordu.
Osmanlı hükümdarları kardeş beyliklerle mücadele etmektense Bizans ve Balkanlar’da ki prensliklerle mücadele etmeyi tercih etti. Bu da fetihlerde “gaza ve cihat anlayışını ön plana çıkardı.Böylece fetihleredaha başından itibaren önemli bir misyon yüklenmiş oldu.Bu misyonda elbette beraberinde başarıyı getirdi.
2 - Sömürge Anlayışının Olmaması:
Osmanlı fetihleri ne bir istilanede bir sömürü olmuştur.Bir Macar tarihçisinin ifadesine göreOsmanlı devleti Balkanlardaaldığı vergi miktarının üçte biri ortalama üç(3)katını onlara hizmet olarak götürmüştür.Bu da bir batılının ifadesi ile Osmanlı’nın fetihlerde maddi menfaat peşinde olmadığını ortaya koyar.Hem hakikatte Osmanlı sömürgeci ve istilacı olsa idi bugün balkanlarda varolan milletlerden söz etmek mümkün olur muydu?
3- Osmanlı Adaleti:Osmanlının Balkanlardaki fetihleri Bizans İmparatorluğunun zayıfladığı bir devreye rastlar.Burada halk “Tekfur” denilen mahalli yöneticilerin adaletsiz ve keyfi idaresi altında bunalmıştı.Osmanlı‘nın gerek yönetimde gerekse vergilendirmede uyguladığı adaletli yönetim halkı ziyadesi ile memnun etmiştirOsmanlı’nın bölgede kalıcı olmasını sağlamıştı.Bu adaletli yönetimin şöhreti kısa süre içinde Avrupa ülkelerine kadar yayılmış.
4 - Osmanlı Devleti:Avrupa’daki mezhep farklılıklarının kanlı savaşlara dönüştüğü bir dönemde Osmanlı’nın gösterdiği dini hoşgörü hayranlıkla izlenmiş takdirle alkışlanmıştır. Boşnakların Müslüman olmasında da dindarların görmediği anlayışı(farklı mezheplerden olmasından dolayı) Osmanlı’dan görmüş olması etkili olmuştu. İstanbul’un fethi sırasında Ortodoks olan Bizans’ın Katolik olan Avrupa’dan yardım istemesi gündeme gelince Bizans halkı “İstanbul’da Latin Katedrali görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz” diyerek bu dini hoşgörüyü tarihe altın harflerle yazdırmışlardı.
5 - İmar ve İskan Politikası:Bu politika Osmanlı fetih siyasetinin en önemli ayaklarından birini oluşturur.
Alınan yerler üzerinde köyler kurulmuş yeni yerleşim alanları açılmış yeni yollar yapılmış köprü yapımına ve mevcut köprü onarımına önem verilmiş menzil noktalarında yolcuların istirahatlarını temin için hanlar ve kervansaraylar kurulmuş yani imar- iskan için alınan vergilerin kat kat fazlası geriye ödenmiştir.
Ayrıca Anadolu’dan getirilen Türkmenler fethedilen yerlere sistemli bir şekilde yerleştirilerek buralarda Türk kültürünün ve uygarlığının yayılmasına çalışılmıştır.
Böylece imar ve iskan faaliyetleri ile halkın gönlü kazanılırken Türkmenlerin iskanı ile de kalıcı bir Türk-İslam kültürü oluşturulmuştur.
6 - Tekke ve Zaviyelerin Rolü:Tarikat şeyhleri Osmanlı’dan önce fethedilen yerlere giderek oralarda fetih için uygun ortam hazırladığını görmekteyiz. Bilhassa bu husus balkanların fethi öncesinde ve sonrasında önemli bir devlet politikası olarak uygulanmıştı.
Türkmen şeyhlerinin Balkanlara geçerek halk arasında Osmanlı lehine propaganda yapmaları Osmanlı’nın adaletinden hoşgörüsünden bahsetmeleri despotların zulmü altında ezilen halka tesir etmişti.
Sonuç olarak; Osmanlı bugün dünyanın en karışık coğrafyasını yani Balkanlar Kafkasya Ortadoğu ve Afrika’nın kuzey kıyılarını altı asrı aşkın bir süre başarı ile yönetmişti. Bu saydığımız bölgeler Osmanlı idaresi altında buldukları huzur ve saadeti Osmanlı’dan sonra bir daha yaşamamışlardır. Nitekim bugün bu bölgelerde kargaşa hala devam etmektedir. ( Balkanlarda Bosna-Hersek Kosova Kafkasya’da Dağıstan Çeçenya Ortadoğu’da Irak-Kuveyt Afrika’da Cezayir gibi)
Hareket noktası insan olan ve insana değer verdiği için Katolikleri zulmünden kaçan Yahudilere kucak açan Osmanlı’nın demokrasi ve insan hakları deyince mangada kül bırakmayan günümüz devletlerine örnek olması dileğiyle.
Adem FİDAN
Linkback: https://www.buyuknet.com/osmanli-fetih-politikasi-t36008.0.html