Okçuluk Nedir? Okçuluk Nasıl YapılmalıdırOkçuluk Nedir? Okçuluk Hakkında Genel Bilgiler
Ata Sporu
Türklerin ata sporu olan okçuluk, yüzyıllar boyunca bu geleneksel özelliğini muhafaza etmiş, gerek tarihimiz içinde, gerekse İslam dininde özel bir yere sahip olmuştur.
Türk tarihinin Orta Asya’ya uzanan derinliklerinde, önceleri bir savaş aracı olarak kullanılan ok ve yay, ateşli silahların keşfinden sonra, giderek bir spor dalı olarak kültürümüz içindeki yerini almıştır.
Tarihsel belgeler incelendiğinde, Türklerde okçuluğun M.Ö. 5000 yıllarında başladığı ve okçuluk ile ilgili ilk kuralların Oğuzlar ile gerçekleştiği görülür. Oğuzlar’ın Müslümanlığı kabulünden sonra ise daha da gelişen okçuluk, en parlak devrine Osmanlılar ile ulaşır.
Okçuluk, İslam dininde çok önemli bir yer tutmaktadır; öyle ki, adeta yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiştir. Bizzat Hz. Muhammed de ok atmış, savaşlarında kullanmış ve ok atma konusunda birçok hadis-i şerif beyan etmiştir. Özellikle, “Evinizdeki kölenize bile ok atmayı öğretiniz” buyurmaları okçuluğa verilen özel önemin simgesi olmuş; yine bir başka hadislerinde “Bizim hakkımız gibi, çocukların da bizde hakları vardır, ki o hak, ona yazı yazma ile ok atmayı öğretmek ve helal miras bırakmaktır” demiştir.
Osmanlılar döneminde, okçuluğu ciddi kurallara bağlayarak yarışma esası içine alan ve tesis kuran hükümdar Fatih Sultan Mehmet’tir. Her ne kadar Fatih’ten önceki bazı hükümdarların dönemlerinde çeşitli okçuluk yarışmaları yapılmış ise de, saha ve tesislerin oluşturulması Fatih Sultan Mehmet’in emri ile başlar. İstanbul’un fethinden hemen sonra, Kasımpaşa semtinde kurulan ve bugün ancak çok az bir bölümü korunabilmiş olan Ok Meydanı, Fatih’in bu spora verdiği büyük önemin bir göstergesidir. Fatih’ten sonraki hükümdarların hemen tümü bu sahayı genişletip ilave tesisler yapmışlar, diğer kentlerde de sahalar kurmuşlardır. Sultan II. Bayezit döneminde bununla da yetinilmemiş, okçular özel olarak himaye edilmiş, okçuluk malzemeleri imalatı ile uğraşan sanatkârlar bir araya toplanarak, kendilerine her türlü olanak sağlanmıştır. Hatta bu amaçla, sanatkârların neredeyse tümü İstanbul’a getirilmiş ve Bayezit Camii’nin arkasına inşa edilen Okçular Çarşısı’na yerleştirilmişlerdir. 15. ve 16. yüzyıllarda İstanbul’da sayıları 500’ü bulan ok ve yay imal eden atölye ile özel olarak okçuluk eğitimi yapılan okulların bulunduğu gerçeği dikkate alınacak olursa, bu spor dalında ne denli zengin bir geçmişe sahip olduğumuz kolayca anlaşılacaktır.
Daha önce de belirtildiği gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde hükümdar ve sadrazamların birçoğu okçu idi. Bunların içinde özellikle Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın (1592-1644) okçuluk tarihi içinde özel bir yeri bulunmaktadır. Kara Mustafa Paşa, sadrazamlığı döneminde okçuluk ile ilgili bir ferman (kanun) yayınlamıştır. Bugün, aslı Topkapı Müzesi arşivinde bulunan bu ferman, spor ile ilgili ilk kanun olma özelliğini taşımaktadır. Osmanlı döneminin ünlü okçuları içinde, Tozkoparan İsmail, Bursalı Şüca gibi isimler en çok bilinenlerdir.Hayvan boynuzu, sinir gibi organik maddeler ve ahşap malzemenin sentezi ile imal edilen eski Türk yaylarının inanılmaz teknik güçleri, bugün dahi, okçuluk tekniği ile ilgilenen dünya otoritelerini hayretler içinde bırakmaktadır.
Günümüzün ileri teknolojisi ile üretilen yaylarla 250-300 m mesafeye zorlukla ok atılırken, eski Türk yayları ile 800-900 metrelere ok atılabilmesi bu hayretin temel nedenini oluşturmaktadır. Okçuluk tarihimize dikkatle göz atıldığında, Fatih Sultan Mehmet’ten II. Bayezit’a uzanan dönemin ciddi bir “Planlama Dönemi”, II. Bayezit’ten II. Selim’in ölümüne değin geçen sürenin ise “Gelişme Devri” olarak değerlendirildiği görülür. Daha sonraki hükümdarlar da okçuluk ile ilgilenmişler, ancak III. Selim’in tahta geçmesinden II. Mahmut’un ölümüne kadar geçen süre “Yeniden Yükselme Devri” olarak tarihe geçmiştir. Daha sonra II. Abdülhamid’ten V. Mehmet’in ölümüne kadar geçen süre ise okçuluğun “Duraklama ve Gerileme Devri” olmuştur, Osmanlı’nın son döneminde ise okçuluk sanatkârları artık ellerindeki sanatı bırakarak başka işlere yönelmişler, bu işi yürüten kişi sayısı 3-5 kişiyle sınırlı kalmıştır.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte, 1923-1937 yılları arasında, eski Türk okçularının ailelerinden gelen üç beş kişi, aralarına hevesli gençleri de alarak, İstanbul’un çeşitli semtlerinde ok atışları yapmışlar ve geleneksel sporumuzu yürütmeye çalışmışlardır. Türk okçuluk tarihinin efsanevi ismi Tozkoparan’ın ikinci kuşak torunları olan İbrahim ve Bekir Özok ile, Türk okçuluğuna ilk kitabı armağan eden Mustafa Kani’nin torunu Vakkas Okatan, bu spora yakın ilgi duyan Prof. Necmettin Okyay, Hafız Kemal Gürses ve yine o devrin Beyoğlu Vakıflar Müdürü ve Milli Sporlar Federasyonu Başkanı Baki Kunter’in girişimleri sonucu kurulan Okspor Kurumu adındaki kulüp, Cumhuriyet dönemimizin ilk ciddi adımı olmuştur. İstanbul Beyoğlu Halkevi’nde, Ulu Önder Atatürk’ün direktifleri ile, milli sporumuz okçuluğu yeniden canlandırmak amacıyla 1937 yılında kurulan bu kulüp, Atatürk’ün ölümünden sonra himayesiz kalarak dağılmıştır. İlk bayan okçumuz olan Betül Diker (Or), o yıl yapılan 19 Mayıs gösterilerindeki atışları ile Atatürk’ün dikkatini çekmiş ve Ulu Önder, Halim Baki Kunter’e “Bu kız ile ilgilenin!” talimatını vermiştir.
YAY
Yayların boyu 11-12 tutam [*2] dır.
Yay birinci, orta, ikinci boy olmak üzere üç boy olur.
Umûmîyetle dört parçadır: Ağaç, tutkal, sinir, kemik.
En büyük yay 115, en hafif yay da 95 dirhem [*3] den fazla veyâ noksan olmamalıdır.
Yapılışı güç ve büyük bir dikkat isteyen yay hassâsîyetini asırlarca muhâfaza edebilir.
Bâzı kuvvetli pehlivanlar 115 dirhemden daha ağır yaylar kullanmışlardır. Bursa'lı Şûcâ yıldız menzili taşını 107, Tozkoparan İskender Edirne'deki menzil taşını 130 dirhemlik yaylarla yapmışlardır.
Osmanlı'larda Muhiddin, Süleymân, Usta Pervâne, Büyük ibrâhim, Yahyâ, Mehmed isimlerindeki ustalar Osmanlı yaylarına zerâfet, estetik ve balistik mezîyetler vermişlerdir.
Yay Ağacı
En iyi yay ağacı Gerede'de yetişen Akça ağaçtır. Tutkalı çok fazla emerler. Bu karaağaçların ihtiyâr gövdeleri kesilir, kökten çıkan sürgünler iki bilek kalınlığında olunca yerden 25 santim kadar yukarıdan 13-14 tutam kesilir. Ortadan eşit olarak iki kısma ayrılır. Bir kazandaki soğuk suda üç gün bekletilir. Üç günden sonra kazanın altına ateş yakılarak kaynatılır. Bu kaynama süresi de üç gündür. Sonra ağaçlar çıkarılır. Talaş alevine tutulur. Biraz suyunu çektikten sonra tutkala yatırılır. Ağacın tutkalı iyice emmesi beklenir.
Bu işlemden sonra ağaç, kalın tahtalara oyulmuş, iki ucu içine kıvrık kalıplara sıkıştırılır ve urganlarla bağlanır. Asıl i'mâl devri kalıptan çıkarıldıktan sonra başlar. Kurulduktan sonra dış tarafa gelecek kısmına sinir yapıştırılır.
Yay ağacı 10 yıl bekletildikten sonra işlemeye alınır.
Tutkal
Tutkal yay ağacına elastıkîyet veren bir maddedir. Yayın en mühim maddesini teşkîl eden tutkal, çok titiz hazırlanan bir maddedir. Yay tutkalları bilhassa Gelibolu civârındaki Çakal (Çokal) köyünde yapılır ve bu isimle anılır.
Sinir
En iyi sinir için, Trakya'da yetişen inek ve öküzlerin ayak bileklerinden diz kapaklarına kadar olan sinirler bir araya toplanır, yıkanır, kurutulur, kaynatılır ve eritilir. Bu erime sinirlerin lif lif ayrılmasını te'mîn eder, Sinir, yayın kurulduktan sonra dış tarafına gelen kısmına i'tinâ ile döşenir.
Bu hesâblar öylesine incedir ki, meselâ puta yaylarına öküz siniri, menzil yaylarına inek siniri döşenir. Bu işlem yaya müthiş bir elastikîyet verir.
Kemik (Boynuz)
Yay kemiği tâbîr edilen boynuz bilhassa mandaların boynuzlarının dış kenarından yapılır. Boynuzun en sert yerleri de kenarlarıdır. Menemen yöresinde yetişen uzun boynuzlu genç öküzlerin boynuzları makbûldür. Boynuzların dış kenarları kökten uca kadar bir kapak hâlinde kesilir. Kazanda kaynatılır. Sonra çam alevinde yumuşatılır ve düzeltilir. Dar tahta kalıplara sıkıştırıldıktan sonra kurutulur, yay tahtasına Çakal tutkalı ile yapıştırılır, üzeri raspa edilir.
Çelik
Kabzanın tam orta kısmına isâbet eden ve iki boynuzun arasında kalan iki milimlik aralığa beyaz bir kemik yerleştirilir ki buna da çelik denir.
Çile
Çile, yayın iki ucuna takılan ve oku fırlatmaya yarayan bir kaytandır. Harp yaylarında çile yerine koyun ve keçi gibi hayvanların bağırsaklarından yapılan gâyet kuvvetli bir ip kullanılır. Çile saf ipektir. Günlerce kaynatıldıktan sonra gölge yerde kurutulmaya bırakılır. Sonra bükülerek ip hâline getirilir. Çile yalnız yarışma yaylarına takılır.
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et
OKLA AVLANMAYA BAŞLANGIÇ
yıllarca olimpik okçuluk yaptıktan sonra, mühendislik eğitimim nedeniyle, profesyonelliğin gerektirdiği kadar antrenmanlara zaman ayıramayınca bırakmak zorunda kaldım. Ancak içimdeki tutku dinmemiş olacak ki 7 yıl sonra yeni bir başlangıç yaptım. Bu kez de iş hayatının gerekleri yüzünden, sürekliliği birkaç ayla sınırlı kaldı. Federasyona bağlı bir sporcuysan ve devlet sena malzeme bağlıyorsa, doğal olarak antrenmanları aksatmamanı ister. Eğer bu işi amatörce hobi olarak sürdürmek istiyorsan da malzemeni kendin edinmek zordasın. İşin içinde bir de avcılık tutkusu olunca, uzun süre bir av yayı nasıl edinebilirim diye araştırmakla geçti.
Internet kanalıyla av malzemeleri satışı yapan (reklam olmasın diye ismini yazamıyorum) firmadan tabii ki haberim vardı. Ama böyle bir alışverişi daha önce hiç denememiştim ve ülkemize gönderip göndermedikleri konusunda da herhangi bir fikrim yoktu. Uzun süre kararsız kaldıktan sonra riski almaya karar verdim. Ve yay siparişini çektim. Sekizinci gün istemiş olduğum yay kapıma gelmişti. Dört yıldır bu yayla antrenman yapıyor, av yayı olmasına rağmen bununla İzmir’deki bölge birinciliklerine katılıyor ve ava gidiyorum. Hatta bir keresinde üzerime saldıran yaralı domuzu durdurarak, bani kendine daha da bağladı.
Uzun süredir de dergilere yazılar yazarak ya de ilgililere e-mail çekerek, ok ile avcılığın yayılmasını sağlamaya çalışıyorum. Yakın çevremden yedisi avcı, biri de sporcu olma üzere toplam sekiz kişiye malzeme temininde yardımcı olup bu spora başlamalarını sağladım. Benimle bağlantı kurabilenlere elimden gelen yardımı yapmaya çalışıyorum.
Bu süre içerisinde şunu fark ettim ki, bu işe başlamak isteyen çok kişi var. Ancak nasıl başlayacaklarını, ne tip malzeme alacaklarını bilmiyorlar, ve en önemlisi de ok atmayı başarıp başaramayacakları konusunda ciddi şüpheleri var. Ancak şunun rahatlıkla garantisini verebilirim ki, avcılıkla uğraştıktan sonra bu işe başlayanlar, daha ilk atışlardan itibaren hedefi vurmaya başlıyor. Bir örnek vermek gerekirse, bir ay kadar önce malzeme temin edip bu işe başlayan bir arkadaşımız, bu süre içinde 50cm x 50cm büyüklüğündeki hedefe birkaç yüz tane ok atmasına rağmen, sadece bir tanesini kaçırdı.
Ancak işin zor olan kısmı malzeme seçimi ve seçilen malzeme geldikten sonra montajı ve ilk ayarları yapıp atışa başlayabilmek. Bu yüzden bu ve bundan sonraki yazılarımda, genel tabirlerle uğraşmak yerine, pratikte ne yapılması gerektiği konusuna değineceğim.
Yay seçimi
Yeni başlamak isteyenlerin öncelikli konusu yay seçimi olmalıdır. Temin edilmesi gereken yay, makaralı yay (compound bow) tabir edilen yay türüdür. Bu yayın özelliği germe aşamasında oldukça sert, ancak son çekme pozisyonun gelindiğinde, yani nişan alma esnasında yumuşamasıdır. Zaten makaraların görevi de budur. Bu yaylarda, makaralar sayesinde yayın sertliğinin %65 ~ %80’i giderilir. Bu sayede nişan alma pozisyonunu uzun süre korumak mümkün olur. Bu özellik sayesinde makaralı yaylar, avcılıkta en çok kullanılan yay türüdür.
Ok boyu (Draw length)
Makaralı yayların nişan alma pozisyonuna geldiğinde yumuşadığını söyledik. Herkesin kol boyu farklı olduğundan, nişan alma pozisyonuna gelindiğinde kol boyu uzun olanlar yayı daha çok, kol boyu kısa olanlar ise yayı daha az germiş olur. Peki bu durumda yay nerede yumuşayacaktır. Örneğin benim kol boyum 28 inch ok çekecek kadar uzun. Bu durumda kullandığım yay, tam 28 inch çektiğimde en yumuşak pozisyonunda olmalı. Genelde bu makaraların üzerinden ayarlanır. Ancak her yayın bir alt ve bir üst sınırı vardır. Bu durumda her yay herkese uygun olmaz. Sonuçta kendi ok boyunuz, alacağınız yayın ayar sınırları içinde olmalıdır.
İşte burada en büyük problem başlıyor. İnsan kendi ok boyunu nasıl bilecek? Ne yazık ki yardım almadan bunu saptayabilmek oldukça zor. En iyi yöntem ok boyu bilinen, mevcut bir yay gerilerek, bunun kısa ya da uzun gelip gelmediğini kontrol etmektir. Eğer bir dükkandan yay satın alıyor olsaydık hiçbir problem olmayacaktı, ancak sipariş üzerine gelecek olan bir yay satın alacaksak, siparişi vermeden önce ok boyumuzu bilmemiz gerekiyor. Bu durumda da çevremizde bu işlerle uğraşan birilerini bulmaktan başka çaremiz yok.
Büyük şehirlerimizin tamamında ve hatta doğu illerimizin bazılarında, şehir stadlarında, beden terbiyesi bünyesinde okçuluk sporu yapılmaktadır. Bu işle uğraşan arkadaşlardan, ok boyunu saptamak için yardım isterseniz, eminim büyük zevkle yardım edeceklerdir. Unutmayın ki beden terbiyesinde görevli antrenörlerin görevi sadece milli sporcu yetiştirmek değil, aynı zamanda sporu tabana yaymaktır.
Ancak şunu unutmayın, eğer yayınızı av amacıyla kullanacaksanız, istediğiniz yardım ok boyunu tespit etmekle sınırlı kalsın. Zira olimpik okçuluk ve avcılıkta kullanılan malzeme birbirinden çok farklı olduğu için, tavsiye ettikleri malzeme işinizi zorlaştırabilir. Ayrıca merak etmeyin A’dan Z’ye ihtiyaç duyabileceğiniz tüm malzeme bu ve bu yazının devamında size tanıtılacaktır.
Yayların ok boyları belirli sınırlar içinde, makaralarının üzerindeki düzeneklerle ayarlanabildiğini yazmıştık. Bazı yaylarda bu sınır oldukça geniş olup bazı yaylarda ise ayar imkanı hiç olmayabilir. Örneğin Browning firmasının bazı yaylarında bu ayar imkanı 21 inchten 31 inche kadar tam 10 inchtir. Bu çok geniş bir aralıktır. Öyle ki dünyadaki insanların %99,9’u bu sınırların içinde kalmaktadır. Yani 10 yaşındaki bir çocuktan boyu 2 metreye kadar olan bir yetişkin, gerekli ayarları yaparak aynı yayı kullanabilir. Eğer böyle bir yay tercih edecek olursanız, siparişten önce ok boyunu tespit etmeye hiç gerek yoktur. Yay geldikten sonra, kendi ok boyunuza ayarlamanız yeterlidir.
Diğer taraftan ok boyu ayarlanmayan, sadece bir tek ok boyu için imal edilmiş yaylar da vardır. Eğer bu spora yeni başlıyorsanız, ok boyunuzu kesin olarak tespit ettirmiş bile olsanız, bu yaylardan uzak durunuz. Çünkü yeni başlayanların stilleri henüz gelişmemiş olduğundan, zaman içinde ok boyu cüzi miktar da olsa + yada – yönde değişebilir. Ancak birkaç sene bu işi yapıp birkaç bin atış yapınca, ok boyunuzun oturduğuna inandığınızda bu yaylardan satın alabilirsiniz. Bunların diğer bir dezavantajı, yayı başkasına devretmek istediğinizde uygun atıcının zor bulunmasıdır.
Ok boyu ayar sınırları arasında 2 inch bulunması, yeterli bir miktardır. Örneğin ok boyunuz 28 inch olarak tespit edildi, 27”-29” arası ayarlı bir yay getirttiniz, + yada – yönde 1 inch yanılmış olsanız bile getirttiğiniz yay size uygun olmaya devam edecektir. Bu yüzden ilk tespitteki ok boyunuz getirteceğiniz yayın ayar sınırlarının ortasında olsun. Örneğin ok boyunuz 29 inch belirlendiğinde, alt sınır 28” veya altı, üst sınır ise 30” veya üstü olmalıdır.
Ok boyu size uygun olmayan bir yayla kesinlikle atış yapmayınız. Örneğin ihtiyacınızdan daha kısa ok boyu olan bir yayla atış yaparsanız, bir müddet sonra refleksler buna alışacak ve bir daha düzeltmesi çok zor olan atış stili problemleri ortaya çıkacaktır.
Yay germe sertliği (Draw weight)
Yaya esnekliği sağlayan, genelde fiber malzemeden yapılmış olan yay kanatlarıdır (limbler). Alt ve üst kanat, metal kabzaya birer vida yardımıyla tespit edilirler. Bu vidalar sıkıldığında yay sertleşir, gevşetildiğinde yumuşar. Bu özellik sayesinde her yayın bir alt ve bir üst sertlik sınırı vardır. Avcılıkta kullanılan yayların 60 – 70 libre arasında olması en doğru yaklaşımdır. Gereğinden yumuşak bir yay ava etki etmez, gereğinden sert bir yay ise nişan almayı zorlaştırır. Bir örnek vermek gerekirse, yıllarca ok atıp bu işe antrenmanlı olmama rağmen benim yayımın sertliği 62 libreye ayarlıdır. Yayı domuz avlarında kullanıyorum ve bu sertlik yetiyor. İstersem daha da sertleştirebilirim, ancak o zaman ilk birkaç okta problem çıkmasa da, uzun süre ok atamıyorum. Şimdiye kadar yay aldırdığım her avcıya 60 – 70 libre arası ayarlı yay aldırdım. Ancak gücünüz konusunda şüpheleriniz varsa 50 – 60 libre yay da uygun olabilir. Zira başlangıçta 50 libre olarak başlar, bir süre antrenman yapınca 60 libreye sertleştirebilirsiniz. Bu sertlik ise av için yeterli bir sertliktir.
Yumuşama oranı (Let–off)
Makaralar sayesinde, yayın nişan alma pozisyonunda yumuşadığını yazmıştık. Bu oran %50 ile %85 arasında olabilir. Örneğin yayınız 60 libre let–off ise %75 olsun. Yay nişan pozisyonunda 60 librenin %75 değeri olan 45 libre yumuşayacak, yani nişan alırken yayın sertliğini 15 libre ( ~6,8 kg) hissedeceksiniz. Let-off değerinin büyük olması tabii ki avantajdır. Ancak yay seçimi yaparken bu sayıya çok fazla dikkat etmeyiniz. Ok boyu ve yay sertliğinin yanında son derece önemsizdir. %60’ın üzerinde bir let–off değeri yeterlidir. Diğer özellikler eşitse, bu sayının büyük olması avantajdır. Ancak let-off değeri yüksek bir yay almak için ok boyu yada yay sertliğinden kesinlikle feragat edilmemelidir. Veya let-off değeri yüksek diye pahalı bir yay tercih etmek pek de doğru değildir.
Hız (IBO Speed AMO Speed)
Hız tabii ki önemlidir. Ok ne kadar hızlı olursa ava etkisi o derece büyük olur. Daha da önemlisi, hızlı okların uçuş yörüngeleri daha düz olur. Ancak kataloglarda verilen fps cinsinden hız değerleri, sizin nihai hızınız olmayacaktır. Kullandığınız okun ağırlığına, yay sertliğine ve ok boyuna bağlı olarak sizin hızınız farklı olacaktır. Kataloglarda verilen değerler ise IBO hızları 70 libre sertlik, 350 grain ok ve 30 inch ok boyunu; AMO hızları 60 libre sertlik, 540 grain ok ağırlığı ve 30 inch ok boyunu temsil eder.
280 ile 320 fps arasındaki tüm IBO hızları avcılık için uygundur. Daha hızlıyı seçmekte fayda vardır, ancak yine de Let-off’taki gibi hız kazanmak için yay sertliğinden ve özellikle de ok boyundan fedakarlık edilmemelidir. Ancak tüm diğer özellikler aynıysa daha hızlı bir yay için, biraz daha yüksek ücret ödenebilir. Ama bence ok hızını %10 artırmak için %100 daha fazla fiyat farkı verilmemesi gerekir. En azından benim görüşüm bu.
Diğer özellikler
Yay uzunluğu kataloglarda genelde, akstan aksa mesafe anlamına gelen, axle to axle olarak karşımıza çıkar. Üst makara aksından alt makara aksına kadar yayın uzunluğunun inch cinsinden değeridir. Kısa yayların manevra kabiliyeti her zaman daha fazladır. Ancak kısa yayların kontrolü de o derece zordur. Yeni başlayanlar için uzun bir yayla başlamanın daha doğru olduğu inancındayım. Ancak diğer kriterler kadar üzerinde çok düşünülecek bir konu değildir.
Kataloglarda Brace Height olarak tanımlanan, kiriş ile kabza arasındaki mesafedir. Bu aşamada dikkate almaya gerek yoktur. Weight olarak tanımlana ise yayın kendi ağırlığının, libre cinsinden değeridir (libre = pound). Bu özellik de seçimi etkileyen bir özellik değildir.
Av yayları, sadece yay yada paket olarak satılmaktadır. Paket olarak satın almak her zaman avantajlıdır. Zira paket içine dahil olan nişangah, ok dayanağı (arrow rest) ve diğer malzemeler, tek tek alındığında, paket fiyatını her zaman aşar. Ayrıca pakete dahil olan aksesuarlar zaten alınması zorunlu olan malzemedir. Paket halinde alınması, kullanılan yaya uyumlu olmasının da garantisidir. Genelde pahalı yayların paket aksesuarları da takılacak yaya yakışır derecede kaliteli malzemelerdir. Bunun tersi olarak da ekonomik bir yayın paketindeki malzeme de ekonomik ve gerektiği kadar kaliteli olur. Aksi taktirde tek tek alınan yay ve aksesuar Murat 124’e spoiler takmaya benzeyebilir.
Son söz
Tüm malzemenin alımını bir defada yapmayın. Önce sadece yay, yada paket halinde ise yay paketini satın alın. Bunun nedeni, gelen yayı ok boyunuza göre, sertliğini de makul bir seviyeye ayarlayıp, okların alımının daha sonraya bırakılmasıdır. Ok seçimi, ok boyuna ve yay sertliğine tamamen bağlıdır. Okların alımını yapmadan, bu değerleri kesin olarak saptamak gerekir. Malzeme alımında sitesi size imkan tanımaktadır.
Aramızda yazıyı okur okumaz alım yapacak kadar sabırsız arkadaşlar olabilir. Yazının devamında, pakete dahil olan malzemelerin yaya montajını, ve yay ayarlarının nasıl yapılacağını anlatacağım. Bu bilgiler olmadan yayın herhangi bir ayarıyla oynanmaması tavsiye edilir. Örneğin yayın sertliğin ayarlamak isterken yayı dağıtabilir, kendinize veya yaya zarar verebilirsiniz. Veya tekrar ayarlanması için özel aletler isteyecek şekilde, yayın ayarlarını bozabilirsiniz.
Linkback: https://www.buyuknet.com/okculuk-nedir-okculuk-nasil-yapilmalidir-t38931.0.html