Kuran’da Adalet “Adl” kökünden gelen “adalet” kavramı sözlükte; “insaflı ve doğru olmak, doğru davranmak, zulmetmemek, eşit olmak, eşit tutmak, her şeye hakkını vermek, düzeltmek, mutedil olmak, her şeyi yerli yerinde yapmak, istikamet ve hakkâniyet” anlamlarına gelir. “Adl” kökü Arapça’da “an” harfi cerri ile kullanıldığında doğruluktan ve yoldan sapmak ve meyletmek; (ilâ) edatı ile kullanıldığında dönmek; (be) edatı ile kullanıldığında denk ve eşit tutmak anlamına gelir.
“Adl” kavramı meyletmek, sapmak, hak yoldan ayrılmak anlamına da gelir. Dolayısıyla bu kökün birbirine zıt iki anlamı vardır. Biri doğru, düzgün olmaya, diğeri de eğri olmaya delalet eder. Bu iki zıt anlam; tevhîd (Allah’ı birlemek) ve şirk (Allah’a ortak koşmak) şeklinde Kur’ân’da da kullanılmıştır (Nahl, 16/90; En’âm, 6/1).
“Adl” ve “adâlet” kavramı dinî birer terim olarak; ifrat ve tefrit arasında orta yolu takip etmek, hak yol üzere dosdoğru olmak, dinen haram kılınan şeyleri terk etmek, farzları yapmak, içi ve dışı, özü, sözü, fiil ve davranışları eşit olmak, haklıya hakkını, haksıza cezasını vermek, suç ve cezada eşit davranmak, şirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmek, anlamlarına gelir. Adalet genellikle verilen ile hak edilen arasındaki dengeyi ifade eder.
Adalet kavramı Kur’ân’da;
Fidye (bir şeyin karşılığı) (Bakara, 2/48),
Kıymet, denk, eşit (Mâide, 5/95),
Şirk, (yani Allah’a ortak koşmak) (En’âm, 6/1),
Haktan sapmak (Neml, 27/60),
Düzeltmek, ölçülü bir biçim vermek (İnfitâr, 82/6-7),
Tevhîd (yani Allah’ı bir olarak kabul etmek) (Nahl, 16/90), anlamlarında kullanılmıştır.
Sözde (En’âm, 6/152), şahitlikte (Mâide, 5/8), yargıda (Nisâ, 4/58), barışın sağlanmasında (Hücurât, 49/9), borçlanmalarda, senet tanzîminde (Bakara, 2/282) ve aile hayatında (Nisâ, 4/3, 129) âdil olunması emredilmiştir. Adâlet kavramının zıddı, cevr ve zulümdür. (İ.K.)
Hadis terimi olarak “adalet”; bir râvînin rivâyetinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlardan birisi olup, her türlü günahtan ve mürüvvete aykırı durumlardan kaçınması demektir. Mürüvvet, insanî ve örfî meziyetlerdir. Adalet vasfını taşıyan kimseye “âdil” veya “adl” denir. Bunların çoğulu “udûl” dür. Râvînin adaletli kabul edilebilmesi için; akıllı ve müslüman olması, büyük günah işlememesi, küçük günahlarda ısrar etmemesi, insanî ve örfî meziyetlere aykırı söz ve davranışlardan kaçınması gerekir.
Herhangi bir râvînin adaleti, cerh ve ta’dîl bilginleri veya muhaddislerden birinin tezkiyesiyle bilinir. (bk. Cerh ve Ta’dil) (A.G.)
Etiketler:adalet, Adl, ayet, eşitlik, islamda Adalet, İslamda eşitlik, Kuranda Adalet, Sure
Linkback: https://www.buyuknet.com/kuranda-adalet-t21615.0.html