İletişim kavramının farklı alanlarda birbirinden farklı anlamlarda kullanılmasına ilişkin yapılan bir araştırmada, 15 ayrı anlamda kullanıldığı belirlenmekle birlikte iletişim sözünün konumuz bağlamında ilk çağrışımı, insanlar arasında duygu, düşünce ve bilgilerin her türlü yolla başkalarına bildirimi olmaktadır.Tüm yaşamı boyunca, psikolojik olarak insanın, varlığını bildirmek ve varlığının farkındalığının kendisine bildirilmesi ihtiyacı vardır.Bu ihtiyaç içindeki insan, sözlü veya sözsüz çeşitli iletişim yollarına kaçınılmaz olarak başvurur. Her türlü iletişim insanın psikolojik gereksinmelerinin sonucudur. Kendisini tanıması, tanıtması ve dönüt alarak kendini değerlendirmesinde bu iletişim süreçleri önemli rol oynar. Kişiler arası iletişimle ilgili olarak yapılan tanımların buluştuğu nokta bu iletişimin psikolojik nitelikli bir bilgi alışverişi olduğu yolundadır(Capelle 1987). Evrim merdiveninin en üst basamağını işgal eden, en evrimli hayvan olarak tanıdığımız insan jest ve mimikleri en iyi kullanan, gelişmiş refleks ve içgüdülerinin yanında dili de içine alan çok karmaşık öğrenilmiş davranışlarla iletişim yapan yegane varlıktır.Ancak düşünürken, konuşurken, yazarken, dinlerken sürekli olarak, sembollerden oluşan dili kullanmaktayız.
YADA
iletişim
İletişim bireyin toplumsallaşmasını sağlayan bir süreçtir. Dolayısıyla iletişim toplumsal bir süreçtir/olgudur, yani iletişim bir yandan toplumsal ilişkiler tarafından belirlenirken diğer yandan da toplumsal ilişkileri etkiler. İletişimin toplumsal bir süreç olması onun toplumbilimlerinin başlıca inceleme konularından bir haline gelmesinin temel nedenidir. İletişim bilimleri bir toplumsal bilim alanı olarak gelişmektedir. Biz bu te iletişimi toplumsal bir süreç/olgu olarak değerlendireceğiz.
İletişim biliminin ilgi alanlarından bir olan bireylerarası iletişim bile toplumsal bir süreç/olgudur. Her ne kadar biz bu süreçi/olguyu “bireylerarası” iletişim olarak adlandırıyorsak da, bu iletişim türü de toplumsal olgu ve süreçler tarafından belirlenen ve onları etkileyen bir karaktere sahiptir. Hiçbir bireysel eylemimiz (ya da kanaatimiz, tutumumuz vb.) yoktur ki bütünüyle bize (bireye) ait olsun, dolayısıyla bireysel eylemlerimiz de aslında toplumsal süreç ve olgular bağlamında gerçekleşirler. Bu nedenle bireylerarası iletişim de toplumsal bir süreç/olgudur.
İletişimin üç temel unsurundan bahsedebiliriz: 1) İletişimi başlatan (iletileri gönderen) 2) İletiler (mesajlar, gönderilen içerik) ve 3) İletileri alan (iletilerin hedefi). Bu üç temel unsur bir çok iletişim kuramında ya da modelinde çeşitli adlarla ya da fonksiyonlarla kullanılmıştır. Bu unsurlara başkalarını da (örneğin geribesleme, eşik bekçisi vb.) eklemek olanaklıdır. Dolayısıyla bu üç unsur ve eklerle ortaya konan şemalar, iletişimi açıklamakta sıkça kullanılmaktadır.
Ancak şematize edilen her süreç/olguda olduğu gibi, iletişim süreç/olgusunun şematize edilmesi de açıklamaların yetersiz/sığ kalmasına neden olmaktadır. Toplumsal süreç ve olgular şemalarla anlatılamayacak kadar karmaşık ve kapsamlı süreç ve olgulardır. İletişim süreç/olgusu da böyledir: karmaşıktır ve kapsamlıdır. Ancak yine de iletişim bilimi şemalardan yararlanır ve iletişimin bazı temel yönlerini açıklamakta şemalar oluşturur. Yukarıda az önce, gönderen, iletiler ve alıcı üç ana unsuruyla açıkladığımız şema, aslında Shaannon ve Weaver’in 1949’da ABD’de Bell Laboratuarlarında gerçekleştirdikleri araştırmalar sonucunda önerdikleri “matematiksel iletişim modeli”nin temelini oluşturmaktadır.
VEYA
İLETİŞİM
İletilmek istenilen materyalin, ilgili herkes tarafından tamamen anlaşılabilmesi amacıyla bilgi, düşünce, yazı, konuşma ve diğer araçlarla ya da bunların birarada kullanımıyla iletilmesi, alınması ya da değiştirilmesi olarak tanımlanabilir. Hepimiz, zamanın büyük bir bölümünde iletişimle ilgili olduğumuz için doğru iletişim ihtiyacı kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ancak doğru iletişimle düşüncelerimiz ilgili herkes tarafından doğru olarak algılanabilir. Örneğin tek yönlü sokaklardan, ana caddeye nasıl ulaşılacağını, yönler hakkında hiçbirşey bilmeyen bilmeyen birine; kendi bilgi dağarcığımızdaki birine anlatımı şeklinde anlattığımızda ne kadar iyi anlatırsak anlatalım o kişiyle iyi iletişim kurmuş olamayız.
BEĞENMEDİNİZ İSE:
İletişim
İletişim genel olarak insanlar arasındaki düşünce ve duygu alışverişi olarak ele alınmaktadır (Cüceloğlu, 1993). İletişimin amacı, alan ve veren arasında bilgi, düşünce ve tutum ortaklığı yaratmaktır. (Açıkgöz K, 1994).
Şekilde de görüleceği gibi her iletişimde mesajı ileten bir kaynak vardır. Kaynak mesajı kodlayarak göndereceği şekle sokar. Uygun bir kanal yardımıyla mesaj alıcıya gönderir ve alıcı onu çözümler.
Sınıf ortamında çok yönlü bir iletişim söz konusudur. Bazen bir öğrenciye gönderilen mesaj bir başka öğrenci üzerinde daha etkili olabilir. Ayrıca öğrenci-öğrenci iletişimi de çok yoğundur ve bu aynı anda birçok duygu ve düşünce harekete geçtiği in akışını etkiler.
Kuşkusuz her zaman mesajlar gönderildiği gibi anlaşılmaz. Sık sık yanlış anlamalar ortaya çıkabilir. Örneğin, öğretmenin görüşünü almak ya da konuşma fırsatı vermek için soru yönelttiği bir öğrenci, öğretmenin kendisini küçük düşürmek için soru sorduğunu düşünebilir. Bu durum kaynağın duygu ve düşüncelerini uygun iletişim biçimine çevirememesi, doğal davranmaması, alıcının gönderilen mesajı çözümleyememesi vb. nedenlerden kaynaklanıyor olabilir.
Sözel olmayan iletişim
Sözel olmayan iletişim beden diliyle yürütülür. Örneğin, bir öğrencinin yaptığı bir konuşmadan sonra öğretmenin gözlerinin parlaması bir beğeni ifadesidir. Bir şeyi önemseyip önemsemediğimizi, sıkılıp sıkılmadığımızı, yorgun olup olmadığımızı beden diliyle anlatırız. Sözel olmayan, iletişim öğrenme-öğretme süreçlerinde de önemlidir. Tarafların birbirine yakın durup durmaması, vücutların duruşu, yüz-göz ifadeleri ve jestleri sözel mesajlara anlam katar ya da anlamı karıştırır.
Davies’in (1981) öğrenci öğretmen arasında yer alabilecek sözel olmayan iletişime verdiği örnekler aşağıdaki çizelgededir;Öğretimsel ortamlardaki beden dili örnekleri
ANLAM
ÖRNEK DAVRANIŞLAR
Dinlemeye açıklık
Başı ve vücudu öne eğmek, ellerini bir araya getirmek, çenesini avucunun içine almak
Dostça duygular
Sık sık gülümseme, ceket ya da gömleğinin düğmesini açmak, göz iletişimi kurmak
Onaylama
Saçını okşama, omuzuna dokunma
Derin düşünme
Burnunun üst kısmını kaşıma
Konuşmayı kesmek isteme
Kulağına dokunma, işaret parmağını dudağına götürme, elini konuşanın koluna koyma
Düş kırıklığı
Ellerini birbirine vurma, yumruğunu masaya vurma
Reddetme
Parmağıyla burnuna dokunma, ceket ya da göleğini ilikleme
Savunmacı duygular
Kollarını ve bacaklarını göğüs hizasında çapraz olarak tutma
Üstünlük
Parmağıyla işaret ederek konuşma
Oyalama
Gözlük temizleme, kalemi dudaklarına değdirme
Uzak durmak isteme
Elini kaşına koyma, başını alçaltma, ayaklarını masaya koyma
Etkileşimi kesme
Konuştukları insana bakmama, başını kaldırma, kişisel eşyalarını alarak ayağa kalkma