Deve Kervanı Masalı

Serdar Yıldırım26.10.2013 - 09:19
Eskiden,  İran’da, İsfahan şehrinde, Cemal adında kervancı bir genç yaşardı. Kervan sahipleri kervanlarını çok güvendikleri Cemal’e gönül rahatlığıyla teslim ederler ve onun kervandaki malları kendi malıymış gibi koruyup, gözeteceğini bilirlerdi.

*   

Günlerden bir gün, Cemal  İsfahan’dan kuzeydoğudaki Meşhet’e gitmek üzere, kumaş yüklü deve kervanıyla yola çıktı. Kervan  birkaç gün sonra  Deştikebir Çölü’ne vardı. İlk bakışta uçsuz bucaksız gibi görünen 400km.lik  bir kum yığını. Oralardaki bir kuyudan su tedarikini yapan kervan çöle girdi. Aradan bir hafta geçti. Kervan  dıştan bakıldığında çölde ağır ağır ilerliyordu, her şey yolundaydı. Ama  içten içe kaynayan bir kazan gibiydi. Bu kazanı başdeve  kaynatıyordu. Başdeve  kervandaki yirmi devenin başıydı. Mola verildiği zaman devamlı konuşur, bir şeyler anlatır, ötekiler de sessizce dinlerlerdi. Başdeve  üç dört gündür havadan sudan konularla konuşmaya başlıyor, sonradan sözü liderlik konusuna getiriyordu. Koca kervanı neden bir eşek peşinden sürüklüyordu?  O  en önde olmasa olmaz mıydı?  Sanki o olmasa kervan gideceği yere varamayacak mıydı?

“ Ben “ diyordu başdeve, “ Mısır’a gittim, Arabistan’a gittim, Yemen ‘e gittim, Anadolu’ya gittim. Yüce dağlar aştım, susuz çöller geçtim. Binlerce, on binlerce kilometre yol kat ettim.  İran’da gezmediğim, dolaşmadığım yer kalmadı. Bu Deştikebir Çölü’nden defalarca geçtim. Benim gibi doğuştan lider varken başınızda küçük eşek kim oluyormuş? Boy yok, post yok, bir de kervanın en önünde gider. Onun liderlik neyine? Gelin şu eşeği defedelim başımızdan. Lider ben olursam eğer her türlü iyiliği bekleyin benden. Yoruldum diyenin yükünü sırtımda taşıyacağım…”

Başdevenin aynı tarzdaki konuşmaları sonraki günlerde devam etti. Kervandaki  develerden birkaçı önceleri eşeğin gitmesini istemediler.

“ Kime ne zararı var garibin? “ dediler. “ Bırakalım önde o gitsin,  bizi  Meşhet’e  götürsün. Zaten hiçbir işimize karışmıyor. Molalarda bir kenarda tek başına oturuyor. Belli ki  bir derdi vardır, kimselere anlatamaz. Durup dururken günahını almayalım. “ 

Başdeve  böyle diyenlere karşı çıkıyordu:

“ Garip mi? Neresi garip bunun be? Acınmaz böylesine. Onun yemini, suyunu  biz  taşıyoruz, bir de kaprislerine boyun eğecek değiliz. Nerede oturursa otursun, önemli olan,onu kervandan  uzaklaştırmak. “



Sonunda başdevenin kesin kararlılığı karşısında direnci kırılan birkaç deve, istemeye istemeye eşeğin gitmesine razı oldu.

Bir gece develer eşeğin yanına gittiler ve kervanda kendisini istemediklerini söylediler. Eşek  bu duruma  karşı  çıktı.  Olmaz  dedi,  ben  bu  kervanı  terk  etmem  dedi,  bensiz  Meşhet’e varamazsınız dedi, pusulayı şaşırır, çölde kaybolursunuz  dedi. Eşeğin sözlerine kulaklarını tıkayan, onun tepinmesine  aldırış  etmeyen  develerin  küfür  derecesine  varan  hakaretleri karşısında eşek, “ Ne haliniz varsa görün  “ diyerek çekip gitti.

Ertesi gün başdeve çalımla yürüyordu kervanın önünde ve arada bir arkasına  bakıp  gururla gülümsüyordu. Başdevenin fazlaca böbürlenmesi kervanın zararına oldu. Kervan  ilk günden başlayarak hedefinden adım adım uzaklaştı ve güneybatıya doğru  geniş  bir  yay  çizerek, Kuhistan  Çölü’nün ortalarına  kadar  geldi. Günlerdir  diğer  develerin  ikazlarına  aldırış  etmeyen başdeve sonunda liderliği kaybetti. Pusula şaşırılmış,  kervan  Kuhistan  Çölü’nde kaybolmuştu. Yol yok, iz yok, ne tarafa gidilmeliydi acaba?..

Günler sonra eşek çıkageldi. Develer sessizce eşeğin arkasında tek sıra oldular. Eşek  şaşkın şaşkın etrafına bakınan başdeveye,  “ Sen  en  arkada  yürüyeceksin  “ dedi.  Sonra  kervan Meşhet’e doğru yola çıktı.

Kervan Meşhet’e  doğru yola çıkmıştı ama başdeve hırsından kuduruyordu. “ Vay küçük eşek, vay…Demek sende böyle numaralar da varmış. Kovulduğun kervana geri dönecek kadar yüzsüzmüşsün. Bizi takip ettiğini nasıl oldu anlayamadım. Bilsem peşimizden geleceğini ne yapar eder seni engellerdim. Aldım mı ayağımın altına hamur gibi yoğururdum. Belki şimdi sen önde ben arkadayım ama buna güvenme. Hele bir Meşhet’e varalım sonrası kolay. Nasılsa İsfahan’a dönüşte kuyruğunu koparır öne ben geçerim, çünkü kuyruksuz eşeğin peşinden hiçbir deve gitmez. “ 

Kervan on gün sonra Meşhet’e vardı. Cemal kumaşları kervan sahibinin oradaki dükkanına teslim etti ve develere baharat yüklendi. Eşek önde, develer arkada, İsfahan’a  dönüş yolculuğu başladı. İlk günler pek sesi soluğu çıkmayan başdeve sonraki günlerde ileri-geri  konuşarak develeri kandırmak için çaba sarf etmeye başladı.

“ Sayın arkadaşlar, geçmiş geçmiş, biz bugüne ve yarınlara bakalım. Öyle böyle Meşhet’e geldik, şimdi İsfahan’a dönüyoruz. Meşhet’e gelirken bir süre kervanın liderliğini ben yaptım. Aslında ben kervanı Meşhet’e rahatlıkla götürürdüm ya nedense eşek geldi, kervanı Meşhet’e o götürdü. “

Başdeve konuşurken develerden biri: “ Eşek gelmeseydi biz Meşhet’e zor varırdık “ deyince başdeve: “ Sus, öyle anlamsız konuşma “ diyerek deveyi azarladı. “ Beni sen şaşırttırdın. Yok o yol yanlış bu yol doğru, yok oradan değil buradan gidelim diye diye yolu kaybettirdin. Benim yolum doğru yoldu, eğer sen karışmasan Meşhet’e eşeksiz giderdik. Eşek dedim de aklıma geldi, bu eşek molalarda neden yanımıza gelmiyor? Neden bizimle konuşmuyor? Çünkü eşek bizleri önemsemiyor, bizi küçük görüyor. Onun gözünde biz pire kadarız. Şimdi soruyorum: Kendini pire kadar gören ortaya çıksın. Ben pire kadarım desin. İçimizde böyle biri yok, olmadığına göre de hepimiz eşekten üstünüz, lider de benim. “

Biraz önce başdeveye karşı çıkan deve:  “ Lider sen olamazsın, çünkü kervanın bir lideri var. Kervanın önünde giden liderdir yani eşek liderdir. “

Bunun üzerine başdeve ayağa kalktı: “ Eşek olsa olsa senin liderindir. O ancak sana liderlik yapar. Sen bir hiç olduğuna göre eşek bir hiçin lideridir. Eşek bir hiçtir. “

“Hayır, eşek kanıyla,canıyla oradadır, ben de buradayım. Var olan bir şey hiç olamaz. Eşek hiç değildir, bense hiç değilim. “

Başdeve devenin sözlerine içinden güldü. Asıl amacı, eşeği ortaya çekip onunla kapışmaktı. Deve buna aracı oluyordu. Son söyledikleri gerekli ortamı hazırlamıştı. Başdeve ağzındaki baklayı çıkardı: “ Eşek orada sen buradasın. Eşek niye orada gelse ya buraya. “

Deve, başdevenin niyetini anladı. Birden acıdı eşeğe. Durup dururken eşeğin başı belaya girecekti. Keşke başdeveye karşı çıkmasaydı. Onunla laf kavgasına girmeseydi. Artık geri dönemezdi: “ Eşek buraya gelir. Dur, gidip çağırayım.”

Deve, eşeğin yanına gitti: “ Özür dilerim. Rahatsız ettim. Başdeve sizi çağırıyor. “

“ Başdeve mi? Beni mi çağırıyor? Ne işi varmış benimle başdevenin? “

“ Efendim, yola çıktığımızdan beri sizin önde olmanızı hazmedemedi. Hep kendi önde olsun istiyor. Bütün amacı sizi kervandan uzaklaştırmak. “

“ İyi işte ben gitmiştim, ama kervan Kuhistan Çölü’nde kaybolmuştu. Geri dönmesem haliniz haraptı. “

“ Bunu ben de biliyorum. Hep başdeveye yanlış yaptığını söyledim, onu uyardım. Tutturmuş bir liderliktir gidiyor. Sizi kıskanıyor. Az önce kervanı ben Meşhet’e  götürürüm diyordu. Ben, eşek gelmeseydi biz Meşhet’e zor varırdık dedim. Siz gittikten sonra onu şaşırttığımı, bundan dolayı yolu kaybettiğini söyleyip beni azarladı. “

Deve diğer konuşmaları da anlattıktan sonra eşek: “ Öteki develer neden başdeve ile birlik oluyorlar, ben onu anlayamadım? “

“ Ben de anlayamadım. İki-üç deve gönülsüz dinliyordu onu ama şimdi sesleri çıkmıyor. Mola verildiğinde başdeve hep konuşuyor, kendini övüyor. Siz yalnız başınıza bir kenarda dinleniyorsunuz Hiç kendinizden bahsetmiyorsunuz. Herhalde nedeni bunda aramak gerek.”

“ Demek istediğini anladım. Ben yıllardır kervan çekerim. Asla yolumu şaşırmadım, çünkü mola verilirken gündüz güneşe, gece yıldızlara bakarak rotayı ayarlarım. Ne kadar yol gelindiğini, ne kadar yol gidileceğini hesap ederim. Eğer molalarda sizin yanınıza gelip başdeve gibi lak-luk yaparsam yolumu şaşırırım. Gel gidelim bakalım, başdeve ne diyecekmiş? “

“ Efendim, isterseniz gitmeyelim. Başdevenin amacı kavga çıkarmak. “

“ Korkma canım, başdeve de kimmiş? Ben onu suya götürür, susuz getiririm. Başdeve kazdığı kuyuya düşecek.”

Eşek önde, deve arkada hızlı hızlı yürüdüler. Bu sırada deve düşünüyordu. “ Vay be, eşeğe bak. Canavar kesildi.  Kim bilir kim bu? Rakibi bir başdeve değil ki, başdevenin arkasında on sekiz tane deve var. Ama herhalde eşek boşa konuşmadı. Başdeveyi tuzağa düşürecekmiş? Plan hazır demek. Efeler gibi yürüyor. Ben böyle eşeğin yoluna baş koyarım.”

Deve: “ Efendim, sonuna kadar yanınızdayım. Ölürüm de ayrılmam sizden. “

Eşek: “  Sen cesur bir devesin. Doğruluktan ayrılma. Seni yardımcım yaptım. “

Deve: “  Teşekkür ederim, efendim. Bu göreve layık olmaya çalışacağım.”

Eşek başdevenin önüne gelince arka ayakları üstünde dikildi, ön ayaklarını beline dayadı, göğsünü şişirdi, kafasını yukarı kaldırdı, kaşlarını çattı: 

“ Evet, seninle konuşmak istiyorum, devecik. Kervandan ayrılıyorsun. Kervan, İsfahan’a gidiyor, sen Meşhet’e dönüyorsun.”

Eşek öylesine sert konuşmuştu ki, başdeve şaşırdı. Hem eşek emir veriyordu. Başdeve kekeledi: “ Devecik mi?!  Kim devecik? Meşhet’e niye döneyim? “

Eşeğin korkusuzluğunu, başdevenin şaşkınlığını gören develer birer-ikişer eşeğin arkasında toplandılar. Bunda eşek olmadan İsfahan’a  varamayacakları endişesi önemli olmuştu. Başdeveye kalsa o kervanı Hazar Denizi kıyılarına götürürdü. Yalnız kaldığını gören başdeve ses çıkaramadı. Daha sonra develer bir daha başdevenin sözlerine aldanmayacaklarını söyleyerek, onun da İsfahan’a  gelmesini eşekten rica ettiler. Eşek, bu öneriyi kabul etti. Kervan, başka olay olmadan İsfahan’a  vardı.


SON


Serdar Yıldırım


Linkback: https://www.buyuknet.com/deve-kervani-masali-t42208.0.html

Hikaye yazarına destek olmak için hikaye kitabını Satın alabilirsiniz.

Eserlerle ilgili olarak verilen tüm bilgiler, yapılan tüm alıntılar tanıtım amaçlıdır.

Etiket:

Bu bilgi size yardimci oldu mu?

EvetHayır
Deve Kervanı Masalı
Deve Kervanı Masalı
(Ortalama: 5 üzerinden 1.7 - 9 Oy)
9