Her memleketin olduğu gibi Bodrumunda kendi çevresine has düğün adetleri ile folklörü vardır. 1964 yılında yapılan bir ankete göre; 42 kişinin imam nikahı ile, 17 kişinin iki kadınla ve 3855 kişinin de resmi nikâhla evli bulundukları tespit edilmiştir.
a-) Düğün adetleri : Bu gelenekler; evlenecek olan çiftlerin birbirlerine eş olarak seçilmesinden başlayarak düğün ve dernekle gerdeğe girmelerine ve ayrı bir yuva kurup cemiyet hayatına intikal etmelerine matuftur. Çeşitli safhalar arz eden ksımlar şöyle açıklanabilir.
1- İlk Teşebbüsler : Medeni kanunumuza göre evlenmelerine mani halleri olmayan bekar kız ve erkeklerin hem cinslerini eş olarak seçmesi ekseriya araya girenler tarafından yapılır. Bunlara çöpçatan denilirse de bu çevrede pek söylenmez.
Erkeğin kızı, kızın erkeği görüp beğenmesinden ve ailesinin muvafakatıda alındıktan sonra iki tarafın karşılıklı istekleri belirtilir ve kararlaştırılır. Nişan için hazırlık yapılır.
Bir Cuma veya Pazar akşamı erkek tarafının yakın akrabaları kız evine misafirliğe giderler. Çaylar, kahveler içilip, çeşitli konular konuşulduktan sonra misafirlerin en yaşlısı ve sözü geçeni kızın babasına : "Allahın emriyle, Peygamberin kavliyle kızınızı filânın oğluna istemeye geldik. Ne dersiniz"? diye sorar.
Kızın babası : "Münasipse olur", anası : "Kız evlâtları el için yaratılmıştır kısmetse olur" diyerek muvafakatlarını bildirirler. Sonrada nişanın yapılacağı gün tespit edilir.
2- Nişan : Her iki tarafın bilgileri tahtında tespit edilen nişan tarihinde erkek tarafının hediyeleri bir halı heybeye konularak, yine bir Cuma veya Pazar gecesi kız evine götürülür. İkramlar yenilip içildikten sonra hazır bulunanlardan münasip görülen birisi kızın parmağına nişan yüzüğünü takar ve mutluluklar diler. Müstakbel anne, yenge ve teyzeler tarafından bilezikleri, küpeleri ve saati takılır.
Haftasına veya bir müddet sonra aynı şekilde kız tarafı erkek evine gelerek evlenecek gencin nişan yüzüğünü takarlar ve hediyelerini verirler.
Eskiden bu şekil yapılan merasimleri zamanımızda önemini kaybetmek üzeredir. Zira, zamanımızda bir asrilik modası almış yürümüştür. Bu modaya göre yeni nişan merasimi kız veya akrabalarının evinde evlenecek olan iki gencinde hazır bulunmasıyla yapılmaktadır. Kırmızı kurdeleye bağlanan yüzükler parmaklara takıldıktan sonra kesilmekte ve gençler orada bulunanların ellerini öpmektedirler. Büyüklerde bu gençlere gönlünden koptuğunca para vermektedir. Bazen bu paralar iğne ile gençlerin elbiselerine raptedilmektedir.
3- Nikâh : Kanuni evrakların tekemmül ettirilmesiyle belirtilen günde veya düğün merasimi zamanında yapılır. Fakat zamanımızda ekseriyetle düğünden önce olmaktadır.
İki şahit huzurunda nikâh memuru önce kıza üç defa, sonra da erkeğe bu evlenmeye "hiçbir tesir altında kalmaksızın rıza gösterip göstermeyeceğini" sorar, birisinin muhalefeti olursa nikâh yapılmaz. Gençler birbirlerini istediklerini söz ve imzaları ile tasvip ettikten sonra resmen karı-koca ilân ve tastik edilir. Hazır bulunanlara sigara, lokum ve kolonyayı dağıtılır. Son zamanlarda nişan ve nikâh merasimlerinde çalgı (caz) da bulundurulmakta ve misafirlerin eğlenmeleri temin edilmektedir.
Ağırlık
Bodrum'da düğünler eski hafta perşembe, yeni hafta pazar günü düğün baslar, iste düğünün başlaması için oğlan evi tarafından ağırlık gidiyor, deve iyice süslenir çanları takılır, devenin bir tarafına tahta oymalı kıymetli bir sandık diğer tarafında küfe vardır. Sandıkta kız evine ait kıymetli hediyeler gelinlik ve geline ait düğünde giyilecek eşyalar, küfedede helva ve ekmek, bu helva ile ekmek komşulara hediye olarak dağıtılır, damatın akrabaları ile önde zurna ve davulla yine selelerde hediyelerle götürüyorlar.
4- Düğün : Nişan ve nikâh işleri tamamlandıktan sonra belirtilen tarihte (bu tarih Pazar ve Perşembe günlerine rastlar) düğün başlatılır.
Erkek evinden kız evine gidecek hediyeler sandığa konularak devenin bir tarafına, öteki tarafına da odun sarılarak ve büyük çanlar, ziller takılarak gönderilir. Bu çan sesini duyanlar düğünün başladığını öğrenirler.
Düğünün başladığı akşam erkek evinde, gencin arkadaşları kendi aralarında eğlenirler ve hususi olarak pişirilen, "Bayrak Pilâvı" tabir edilen yemeği yerler. Bu eğlenceye katılanların ekseriyeti düğün içinde erkek evine birer yük odun getirirler, diğerleri de düğüne yardımcı olurlar.
Kız tarafına gönderilen hediyelerin içinde kıza ve akrabalarına çeşitli hediyeler vardır. Budan başka Tahın Helvası ile Has Ekmek bulunur ki; bunu kızları bulunan evlere parça parça taksim ederler. Helva ile Ekmeği yiyen her kız düğünde oynamaya mecburdur. Ayrıca kız ve erkek evinden düğüne davet edilecek kimselere çeşitli hediyeler ve okuntular gönderilir ki karşılığında yine çeşitli hediyeler gelir.
Biz burada düğünü Pazar günü başlatalım ve ona göre bilgi yerelim. Bir hafta süreli düğünün Pazartesi günü çalgılar çalarken gelinin çeyizi ayrı bir odaya taşınarak gelecek olanlara teşhire hazırlanır. Salı ve Çarşamba günü kız evinde çalgı olmadığından daha ziyade makarna kesmek, börek ve katmer (tatlı) yapmak gibi işlerle uğraşılır.
Çarşamba gecesi erkek evinde çalan çalgılar, Perşembe günü gündüzün damat tarafından kız evine getirilir. Hazır bulunanlar huzurunda bir eğlence yapılarak gelinle damat oynatılır ve para atılır. Düğün bitinceye kadar artık çalgılar kız evinde çalınır.
Cuma günü gelin olacak genç kız arkadaşları tarafından hamama götürülür ve yıkanırlar. Hepsinin parasını gelin verir ve hamamda çeşitli eğlenceler yaparlar kendi aralarında. Zira o gün hamam yalnız onlara aittir.
Münasip bir meydana kalın kalaslardan yarım ay şeklinde sıralar kurulur. Buralara evlenmemiş genç kızlar oturur ki düğünde oynarlar. Karşı da, gelinin önüne yere serilen kilim ve minderlere çalgıcılar, yan taraftaki sıra içine serilen hasırlara evlenmiş kadınlar otururlar, erkekler ise tam karşıdan ayakta seyrederler.
Eskiden aydınlatma aracı olarak gaz feneri ve lüksleri kullanırlarken bu gün ceryan olan yerlerde bu iş elektrikle yapılmaktadır. Fenerlerin ışıkları altında gelin olacak kızın arkadaşının oyunu ile dernek başlar ve sıra ile kızlar oynarlar. Gelinin oyununu müteakip sıra erkeklere gelir ki bu defa sıraların iç kısımlarındaki kadınlar oyun yerini genişletirler.
Eskiden kemancı ve bağlamacı birer erkeğin yanında tefçi bir kadından teşekkül eden çalgı bu gün tarihe karışmıştır. Bunların yerini zamanımızda caz tabir edilen beş kişilik gruplar almıştır. Kızların oyununda inceden çıkan sesler, erkeklerin oyununda kalınlaşır ve zeybek havalarına intikal eder. Ekseriya çevrenin folklör türkülerinde oyunlar oynanır. Çalgıcılar mahalli olduklarından her oyuna çıkanın oyun havasını bilir ve ona göre değişim yaparlar.
Kız evine gelen misafirlere yemek pişirmek için ahçı ve bir bulaşıkçı para ile tutulur. Ayrıca erkekleri ağırlamak üzere akrabalar yardımcı olurlar. Cuma gecesi "Çiftlik Sattıran", "Canfesli Şalvarlar", Cumartesi gecesi ise "Temel devirenler" giyildikten sonra Cumartesi günü gündüz ve Pazara bağlayan gece gelinlik giyilerek eğlenceler yapılır.
Son gece eğlenceler bitmek üzere iken "Oğlan Evi" gelin oynatmaya gelir. Önce gelen erkeklerden başlanır ve en son damat oynatılır. Damat oyununu bitirince gelinin elinden tutarak kaldırır ve beraber, bir müddet sonra da iki tarafın akrabaları ile hep beraber oynarlar. Kayınvalide, gelinin annesi ortaya gelerek bir bardak kırar nazar değmesin diye.
Bu son gece aynı zamanda "Has Kına Gecesidir". dışarıdaki eğlenceler bittiği zaman çalgı ile birlikte içeri girilir ve yengeler tarafından gelinin ellerine, ayaklarına kına yakılır. Kız arkadaşlarına da artan kına yakılır. Çalgıcılarda bu sırada kına havasını çalar ve söylerler.
Pazar günü Oğlan evinden sabahleyin çeyiz almaya develer gönderilir. Öğleye doğru da çalgı ile "Gelin Alayı" gelini almak üzere hareket eder. Kız evine varıldığında gelen çalgı ile dışarıda erkekler, kız evinin çalgısı ile içeride kızlar ve kadınlar oynarlar.
Gelin Alayı, gideceği sırada yengesi tarafından duvaklanan gelinin iki tarafına amca ve dayıları girerek erkek evinden gelen amca veya dayılara kapı dışında teslim edilir. Gelin hareket etmeden önce içeride tüm akraba ve arkadaşlarıyla helâlleşir. Gelinin beline bereketini ifade eden kırmızı kuşak babası tarafından bu sırada bağlanır. Getirilen ata bindirilen gelinin başı üzerinde babası veya amcası veyahut dayısı tarafından bozuk para saçılır. Damadın en yakın arkadaşı olan "Sağdıç'a" at teslim edilerek çektirilir ve yol boyunca gelinin iki tarafında düşmemesi için müstakbel amca ve dayılar koruyucu olurlar.
Eskiden araba yolu olmayan yerde gelin alayı at, eşek ve katırlarla gelip giderlerdi. Bilhassa önde gidenler katmer almak için hayvanları ile evin içine kadar giderlerdi. Aldıkları tatlıyı gerideki alaya getirir ikram ederlerdi.
Birkaç yerde gelin alayının yolu kesildikten ve münasip hediyeler verildikten sonra erkek evine gelinir. Burada sağdıç tarafından yeniden gelinin başı üzerine para saçılır ve damat tarafından gelin attan indirilir. Yaşlı kadınlardan birinin getirdiği bir çanak yağ ile bir çanak bala ikisinin parmakları sokulur ve sonra bu parmaklarını kapının kenarına sürerler. Yağ-bal gibi geçinmeleri için bu usul bir eski gelenek iken bu gün unutulmuş gibidir.
Akşama kadar al duvak içinde bekletilen gelinin duvağının içine bir erkek küçük çocuk sokulup çıkartılır. Gelin bu çocuğa hediye verir. Bununla doğacak ilk çocuklarının erkek olması arzu edildiği belirtilir. Akşam İmamla beraber gelen damat gelinin bulunduğu odaya alınır ve "İmam Nikâhı" yapılarak iki rekat namaz kılınır. Yemekten sonra da iki genç baş başa bırakılarak çekilir.
Gelin alayı ile beraber kız evinden erkek evine bir tepsi kuzu pilavı ile bir tepsi baklava gönderilir. Damatla gelin gece baş başa kaldığı zaman arkadaşları tarafından rahatsız edilerek baklava istenir. Buna mani olmak ve gençlerin huzurunu sağlamak için dışarıda damadın yakın arkadaşlarından bazı kimseler sabaha kadar nöbetçi bırakılır.
Bakire çıkmayan gelin gece yalınayak babası evine dövülerek gönderilir. Bakire çıkanların ise yatak çarşafları ziyarete gelen kadınlara (evli olanlara) gösterilir. Sabah kahvaltısını müteakip damat yanında en yakın evli erkek akrabası ile Kayınpederinin elini öpmeye gider. Onlarda damada tarla, öküz, kuzu ve para gibi mesleği ile ilgili hediyeler verirler.
Kız evinden damadın yakın akrabaları için konulan hediyeler bu akrabaların davet edip tertipledikleri ziyafetlere gidildiğinde verilir.
Kız Ardı : Gelin almanın haftasında erkek tarafı kız evine topluca giderek ziyaret yaparlar. İkinci haftasında da kız evi sakinleri erkek evine iadei ziyarette bulunurlar.
Kız ardı tabir edilen bu karşılıklı ziyaretlerden sonra bu merasimler sona ermiş sayılır. Kız evine alınan hediyelerden geline dikilecek giyim eşyalarının ücreti erkek evi tarafından damadınkilerde kız evi tarafından ödenir. Gelinlik biçilirken hazır bulunanlar gönüllerinden kopan parayı ortaya atarlar ve bu dikiş ücreti dışında terziye bir bahşiş sayılır. Her gelin olan kıza mutlaka bir gelinlik dikilmesi şarttır.
Linkback: https://www.buyuknet.com/bodrum-dugun-adetleri-t42654.0.html