Yaşantımıza bizler Kur’an ile yön veremediğimiz için, birileri bu eksikliğimizi kullanarak, çok güzel bizleri yönetiyorlar.
Bizleri her konuda, kendi çıkarları doğrultusunda aldatanlar, kazandığımız paranın da bir şekilde peşine düşerek, kendi menfaatlerine kullanmanın yolunu bulmuşlardır. Yazımın konusu, bugün bankacılık sektöründe, faiz adıyla isimlendirilen nemalandırmanın/getirinin, Allah ın Kur’an da bahsettiği faizin, aynı anlamda olup olmadığı konusu üzerine olacaktır.
Önce Kur’an a bakalım, Allah faiz(Riba) konusunda neler söylüyor.
Ali İmran 130: Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz (Riba) yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Peki, Allah bu ayetinde ne anlatıyor bizlere? İşte bunu doğru anlarsak, bugün bizleri Allah ile aldatanların tuzağına düşmeyiz. Kur’an aklımızı ayetler üzerinde kullanmamızı emreder. Gelin bu konuyu birlikte düşünelim. Bir arkadaşınız sizden borç para istedi ve dedi ki, bu paranı sana ancak, 6 ay sonra geri ödeyebilirim.
Eğer enflasyon, yani paranın değeri hiç düşmeyen bir ortamda yaşıyorsanız, paranızı verdiğiniz miktarda geri almamız gerekir. Eğer enflasyonist bir ortamda yaşıyorsak, paranın o günkü değeri ölçüsünde geri almamız gerekmez mi? İşte Allah da ayetinde bunu anlatıyor. Geri alırken bunun hesabını yapın, sakın kat kat fazlasını geri almaya kalkmayın diyor.
Bazı kardeşlerimiz bu konuyu düşündükleri için, yakınına/arkadaşına borç verdiğinde, ya altını ölçü alır ya da enflasyonda erimeyen yabancı bir para birimini. Peki neden? Parasının değerini koruması için elbette. Aslında hepsinde amaç aynıdır, verende zarar etmesin, alanda. Ama dikkat ederseniz, borç alınan para bu şartlarda ödendiğinde, zamanın uzunluğuna göre, mutlaka daha farklı miktarlarda geri ödenir, tabi enflasyonist ortamlardan bahsediyorum.
Hatırlatmam gereken konu ise, bizlerin dilimize faiz ismiyle Kur’an dan çevirdiğimiz kelime RİBA dır. Riba artmak, çoğalmak anlamındadır ki, buna karşılıksız, haksız artma, çoğalma diyebiliriz. Allah bunu yasaklamıştır. Allah alışverişi helal, ribayı haram kılmıştır. Dikkat etmemiz ve üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken, Allah ın Kur’an da bahsettiği RİBA ile günümüzde bankaların aldığı, ya da verdiği faizin aynı anlamda olup olmadığı konusudur.
Riba nın gerçek anlamını tarif etmek gerekirse, emek ve gayret karşılığı olmayan, her türlü haksız artış diye tarif etmemiz yanlış olmaz. Bankaya yatırılan para, ticaret yapamayan kişilerin parasının, enflasyonda erimesini önlemek ve ticarette, sermaye, kapital olarak kullanılmasına hizmet etmektedir.
Cahiliye döneminde, zor durumlarda olan insanların malları, kat kat faiz alınarak ellerinden alınıyormuş. Allah Nisa 161. ayette de bu konuya dikkat çekiyor ve bakın ne diyor.
(Yasaklanmış olmalarına rağmen faizi( riba) almaları ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapmalarına korkunç bir azap hazırladık.)
Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ın bahsettiği faiz, günümüzde TEFECİLİĞİN tam karşılığıdır. Tefecilerde zor durumdaki insanların varını yoğunu, kat kat artırarak aldıkları RİBA, insanları zor durumda bırakmaktadır.
Kur’an toplum içinde insanların, birbirilerine maddi yardımda bulunmalarını özendirmiş, verilen borcun geri alınmasında, verilen paranın değeri üstünde geri alınması engellenmiştir. Böylece toplumlar arasında, yardımlaşmanın yolu açılmıştır.
Şimdide günümüzde ki, bankaların durumunu birlikte düşünelim. Dikkat ederseniz bankalar, halktan aldıkları parayı, ihtiyaç sahiplerine satarlar. Bir başka deyişle, bankalar parayı satan, işleten, sermaye piyasasına, işletme sahiplerine sermaye yapan, ya da üretilen malların satışında kolaylıklar sağlayan bir aracı kurumdur.
Bu tür işletmeler toplumların genişlemesi, büyümesi ve halkın birbirilerine yardım edemez durumuna düşmesi sonucunda, ortaya çıkmış kuruluşlardır.
Bankalar bir işletmedir. Ülkenin içinde bulunduğu riskleri hesaplayarak, para biriktiren kişilerin paralarını, riskleri hesap ederek, para sahibine bir kar payı verir ve o paraya kendiside bir kar payı koyarak, ihtiyaç sahiplerine satar. İşte bankaların çalışma sistemi böyledir. Bunun Kur’an ın bahsettiği faizle hiçbir ilgisi yoktur.
Eğer bankalar toplumun içinde bulunduğu zor günlerde, olağan üstü durumlarında, sırf kendi çıkarları için kat kat artırarak verdiği borcu geri alıyorsa, işte buna RİBA diyebiliriz. Bütün dünyada bankacılık yoluyla, insanlar kendi güçleri nispetinde evler, arabalar alıyor, ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Dikkat ederseniz, bu alınan borcun geri ödemesi, borcu alanı zor durumda bırakmadan ihtiyacını görüyor, rahatlıkla geri ödeniyor. Tabi hesabını bilenler için. Teşbihte hata olmaz.
Bizleri inancımızla aldatanlar, ne yazık ki bu konuda da ellerinden gelenleri yapmışlar ve elimizdeki parayı istedikleri gibi kullanmanın yolunu bulmuşlardır. Yakın geçmişte, kar payı dağıtıyoruz, karada zarara da ortak çalışıyoruz, biz banka değil finans kuruluşuyuz, bankacılık ve onun verdiği faiz haramdır diyerek, binlerce kişinin parasına el koydular, iflas ettik dediler ve işin içinden sıyrıldılar. Binlerce mağdur insan yarattılar.
Çok ilginçtir daha önce faiz haramdır diyen kuruluşlar, şimdi bankacılık ismi adı altında çalışmaya başladılar. Bu bankalara girdiğimizde, biz faizsiz bankacılık yapıyoruz, katılım bankacısıyız diyorlar. Peki, bu katılım bankaları nasıl çalışır, şartları neymiş önce ona bakalım.
( Katılım Bankaları, mali sektörde faaliyet gösteren, reel ekonomiyi finanse eden ve bankacılık hizmetleri sunan kuruluşlardır. Katılım Bankaları tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dâhilinde projelerde değerlendirerek (tüketicilere ve işletmelere fon kullandırım), oluşan kar veya zararı yine tasarruf sahipleriyle paylaşırlar. )
Ne dersiniz bu sözler sizlere, geçmişte olan bazı üzücü olayları hatırlattı değil mi? Allah yardımcımız olsun. Dikkat ederseniz tasarruf sahiplerinden aldığı fonları yani paraları, mali sektörde kullandıklarını söylüyorlar ama faizsiz finansman prensipleri dâhilinde diye de özellikle belirtiyorlar. Peki diğer bankalar farklı bir yerde mi çalışıyor? Elbette hayır. Onlarda aynı mali sektörde reel ekonomiye finans sağlıyorlar. Peki, aradaki fark nedir?
Bu konuda sizlere vereceğim örnek, bizleri inancımızla aldatanların, kazancımızı, paramızı nasıl acımasızca yönetmek için çalıştıklarına, güzel bir örnek olacağına inanıyorum.
Tabelalarında banka yazdığı halde, biz faiz vermiyor ve almıyoruz diyen bir bankaya girdim. Bilgi almak istiyorum dedim ve gerçekten çok kibar ve saygılı iki görevliyle konuşmaya başladım.
İlk sorum, benim elli bin liram var ve aylık vadeli hesaba yatırmak istiyorum dedim. Cevabı biz faiz vermiyor, ama kar payı veriyoruz diyerek anlatmaya devam ettiler. Bize yatıracağınız paranızı çalıştırıyoruz ve yüzde 75 ini size veriyoruz, yüzde 25 ini biz alıyoruz diye izah etti. Bunun getirisi/kar payı ay sonunda belli oluyor diyerek, sorumu cevaplandırdı. Yani ben üç aylık ya da beş aylık paramı vadeli yatırmak istediğimde, getiri oranlarını şimdiden veremeyeceğini belirttiler.
Konuyu daha açıklığa kavuşturmak içinde, on bin lira kredi almak istesem ve on ayda ödemeyi seçtiğimde, geri nasıl ve ne kadar öderim diye sordum. Lütfen verilen cevap üzerinde dikkatle düşünelim.
Biz kredi olarak size nakit para vermiyoruz, siz almak istediğiniz malı peşin alıyorsunuz ve taksit miktarını belirliyorsunuz, biz o mala karşı ödemeyi o firmaya yapıyoruz diye açıklama getirdiler.
Bu cevap karşısında, konuyu daha iyi anlayabilmek için, ben 10.000 liralık mal aldım, bunu on ayda ödemeyi seçtim. Size on ay sonunda kaç para olarak ödeyeceğim dediğimde, bana yaklaşık 10.700 TL olarak ödeyeceğimi söylediler.
Şimdi gelin bu cevabın üzerinde, birlikte düşünelim. On ayda ödediğim 700 lira ya, bahse konu banka kar payı ya da buna benzer vade farkı dedi. Peki diğer bankaların bundan farkı ne? Bu bankaların kar payına, faiz ismi koyması mı? Çünkü tüm bankalar aynı işi yapıyor.
Dikkat ettiyseniz, parayı kimsenin eline vermiyor ve banka bizi devre dışı bırakıp, malı aldığımız firmayla karşı karşıya kalıyor. Bu işi yapmak için günümüzde, bankadan kredi almaya gerek yok zaten, kredi kartlarına on ay taksitle bu kadar fark ödemeden de, herhangi bir malı alabilirsiniz. Ama kredi kartıyla vadeli alacağımız mala vereceğimiz faiz ya da vade farkı haram/günah diye inandırıldığımızda, hazırlanan bu tuzağa düşmek işten bile değil.
Şimdi sizlere sormak isterim. Bir malı alacaksınız. Malı satanla anlaştınız ve dediniz ki, peşin fiyatı nedir bu malın? Daha sonrada on ay vadeli fiyatı nedir diye sorduğunuzda zaten bu sorunu hiç banka arada olmadan da çözebiliyoruz günümüzde. Bu durumda, bahsettiğimiz katılım bankacılığının, bize faydası nedir?
Konuyu daha iyi anlayabilmeniz için, şunu da düşünmenizi rica ediyorum. Firmadan bir mal aldınız. Bu firma acaba neden peşin aldığınızda farklı, vadeli aldığınızda daha farklı fiyat verir bizlere?
Şimdide şu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Ben paramı bankaya yatırdığımda, bana paramın getirisi konusunda, hiçbir garanti vermeyip, ancak ayın sonunda o ayın getirisi belli olur dediği halde, benim on bin liralık mal aldığımda vereceği kredinin, ileriye dönük on ayın sonunda vereceğim vade farkının, ay ay (bana göre buna faiz diyebilirsiniz) ne kadar olacağını söyleyebiliyor. Dikkatinizi çekti mi?
Yani ben paramı yatırdığımda işletmenin insafına kalacağım, ama kredi aldığımda, ileriye dönük on ayın vade farkı hemen hesaplanarak bana bildirilecek. Sizce bu alış veriş adaletlimi?
Katılım bankası, kendisini öyle bir garantiye alıyor ki, adeta hiçbir sorumluluğu yok. Parasını yatıran insanlar, adeta bankanın insafına bırakılmış. Zaten getiri konusunda diğer bankalarla karşılaştırdığınızda, büyük bir farkın olduğunu görürsünüz. Bu bankanın diğer bankalara göre getirisi çok az. Ama kredi alırken ödeyeceğimiz anapara farkı,(kar payı) diğer bankalarla aynı. İlginç değil mi sizce?
Diğer bankalar ise çok daha farklı, ülkenin içinde bulunduğu riskler hesaplanmış, uzmanlar yakın gelecek hesaplarını yapmış, şartlara göre getiri oranları belirlenmiş ve müşterisinin yatırdığı parasını enflasyona yakın, günün şartlarında getirisini sağlıyorlar. Elbette çok adaletli olduğunu söyleyemem, ama diğer sistemden çok daha adaletli ve halkın yararına olduğunu söyleyebilirim.
Şöyle bir soru gelebilir aklınıza. Faiz değil kar payı verdiğini söyleyen kişiler, acaba on ay sonunda benden alacağı fark, yaklaşık 700 TL yi nasıl bir ticaret yaptı da banka kar payı oldu? Şimdi şöyle diyebilirsiniz, aldığınız malın parasını banka ödedi. Sizde bankaya ödüyorsunuz. Tamamda diğer bankalar, çok farklı bir şey yapmıyor ki. Daha da iyisini yaparak, parayı en azından elimize veriyor. Elimize verdiği için, ben üreticiyle malı aldığım firmayla, daha iyi pazarlık yaparım. Neden araya bankayı sokayım?
Şöyle bir soru soralım kendimize. Aldığımız aynı değerde malı, diğer bankalardan kredi olarak alsak ve kendimiz ödesek, Acaba katılım bankası adıyla çalışan bankalardan, ödeyeceğimiz meblağ bakımından bir farkı var mıdır sizce?
Ne yazık ki hiçbir farkın olmadığını görüyoruz. İsterseniz araştırınız. Aralarındaki fark birisi anaparaya ödenen ilave farka faiz ismi vermiş, diğeri kar payı demiş. İşte bu aldatmaca ne yazık ki kelimelere verdiğimiz yanlış anlamlar neticesinde, bugün bizlerin aldatılmasına, kandırılmasına neden oluyor.
Yine düşündürücü olan, katılım bankasının bankamatiğinin üzerinde, tüm bankaların ortak ATM sidir, yani tüm bankaların kartıyla para çekilebilir diyor. Bir başka deyişle, bu katılım bankasının bankamatiğinden, başka bankanın banka kartıyla çektiğinizde, komisyon yani faiz alıyor. Hani farklıydı?
Bu konuyu özetlemek gerekirse, katılım bankacılığı adı altında işlem yapan bankalar, müşterisinden aldığı paranın ileriye dönük hiçbir garantisini vermeden, müşterisinin parasını işletiyor, herhangi bir mala ihtiyacı olan kişilere, vadesi oranında anaparaya bir kar payı koyarak, geri alıyor. Ama bankaya para yatıran, anaparasına ne kadar ilave getiri alacağını bilmeden, bankanın insafına kalıyor. Bu getirinin adına KAR PAYI diyor. Unutmayınız banka zarar ettim derse, hiçbir söz söylemeye hakkınız yok. Gerçi onun yolu da bulunmuş bugün, paranız devlet garantisinde diyorlar. Buda devlet için büyük bir risk değil mi?
Diğer bankalar da farklı bir iş yapmıyor aslında. Hatta parasını bankaya yatıran çok daha rahat ve kendisinden emin. Çünkü üç ay, ya da beş ay sonra, kar payını yani paranın getirisini biliyor. Çünkü banka yakın gelecekte enflasyon hesabı yaparak, halktan borç para alıyor ve o parayı yine halka borç veriyor. Tek fark bunun adına faiz deniyor.
Aslında yok birbirilerinden farkları. Her ikisi de kapitalizmin getirdiği bir işletme. Genelde halkın hizmetinde değil, sermayenin hizmetinde oluşu, toplumun üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bizleri yönetenler, eğer biraz adaletten söz ediyorlarsa, bu ticari sektörü kontrol altına almalıdırlar.
Katılım bankacılığı yapmayan diğer bankalara önerim, faiz ismini kaldırıp, adına KATILIM ORTAKLIĞI KARI demeleridir. Belki böylece toplum, bazı gerçeklerin farkına varabilir.
Devlet zamanında vergisini yatırmayanlardan, ilave olarak ne alıyor? Elbette gecikme faizi. Çünkü zamanında vergisini ödeyenle, çok geç ödeyen arasında doğacak adaletsizliği, böylece önlemiş oluyorlar. Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz.
Her konuda yaptıkları gibi, bu konuda da toplumu aldatarak, halkın cebine ellerini atanlara, bu kandırmaca çok tatlı geldiği anlaşılıyor. Lütfen artık uyanalım ve bu aldatmacanın kurbanı olmayalım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Linkback: https://www.buyuknet.com/banka-faizi-ve-kar-payi-aldatmacasi-t43666.0.html