Amaçsız Savaş (Yeni Askeri Amatör Hikaye)
ÖnsözMerhaba arkadaşlar,sitemizde iyi derecede askeri roman yazan arkadaşlarımızın olduğunu ve bu tür bir olaya çok ilgi olduğunu gördüm. i‡ok kitap okuyan biriyim ve bir kaç senarist arkadaşıma fikirler verebilen biriyim. içimde yazmaya yönelik bir potansiyel hissediyorum. O yüzden bir kısa askeri hikayeye başlamaya karar verdim. Hikaye size kısa bölümler halinde sunulacak. Bölümlerin çıkış zamanı ile ilgili sizden büyük tolerans istiyorum. Umarım sizlerde severek okursunuz.
Yazacağım hikayede diğer sitelerdeki bir çoğu gibi ''god mode'' diye bilinen bütün olayları dıştan bir pencereden gören anlatım türüyle yazmayacağım. Bu hikayenin diğer bir çok örneği gibi insanlara kendi tarafımızı ezici üstün gösterip kimseye metal orgazm dene duyguyu yaratmak istemiyorum.
Bu hikayeyi daha çok bir askerin gözünden ve bir kaç yan karakterin zaman zaman gözünden işlemeyi düşünüyorum. Ve içinde olunan savaşın amaçsızlığı,anlamsızlığı ve acımasızlığını anlatmak istiyorum. Genel konu olarak kendime sıcak bir konuyu seçtim. Türkiye-Suriye savaşını, ama savaşı genel olarak işlemeyeceğim. Daha çok bir askerin gözünden işleyeceğim. Tekrardan umarım severek okursunuz.
Amaçsız SavaşGirişSavaşın ilk başlarındaki büyük hava ve ağrı topçu saldırısından büyük yara alan ve içlere kaçan arazidedeki Suriye ordusu karşı taarruz için hama civarında toplanıyordu. Bu boşluktan yararlanmak isteyen Türk kara kuvvetleri sınırdaki Suriye ordusu kontrolündeki sınır şehirlerini isyancılarla birlikte ele geçirmek istiyordu. işte Taner Uzman çavuş'ta işte bu görev için görevlendirilmiş çoğunlukla uzman çavuşlardan oluşma Türk profesyonel öncü tugayıyla birlikte halep şehrine intikal ediyordu.
Bölüm 1-Savaşın 3.günü-ižafak attığında ufku dolduran konvoyda Taner uzman çavuş bir Bmc kirpinin içinde Halep'e doğru yoldaydı.Elleriyle hk-33'ünün katlanabilir dipçiği ve eotech nişangahıyla oynayıp duruyordu. Tabi bir yandan da düşünüyordu. Biraz daha rahat oturmak için üstündeki çelik plaka taşıyıcı yeleğin kopçasını biraz gevşetti.
Daha genç bir uzman çavuştu. Henüz evli bile değildi. Neden savaşması gerektiğini bilmediği bir savaşa gidiyordu. Ama aldığı emirler bu yöndeydi. Bir asker sorgulamazdı sadece yapardı. Sorgularsa görev aksar ve başarısız olurdu.Kendisini o kadar cesur hissetmiyordu. Fakat verilen görevi hiçbir şey düşünmeden yapabilirdi.
Kirpi sert bir taşın üstünden geçmiş. Bu sarsıntı onu düşünce dünyasından uyandırmıştı. Bir an çevresindeki tim arkadaşlarına dikkat kesildi. Kimi Hk-33'ünün ray sistemine el tutamağını takmaya çalışıyor. Kimisi kaskının içindeki dengeleyici pedlerle oynuyor. Bir diğeri de sevgilisinin resmine bakıyordu. Bir an herkes telsizden gelen varış mıntıkasına 38 dakika uyarısıyla irkildiler. O zamana kadar ciddi bir çatışmaya girmemişlerdi.
-Halep-Onbaşı Sanjar şehirdeki komutanı koruma görevi yapan bir tim'in keskin nişancısıydı. Ama sonraları hama'dan gelen daha yetenekli bir keskin nişancıya görevi kendi isteğiyle vermişti. Sanjar tek avlanmasını seven birisiydi. iœlkedeki iç ayaklanmalarda bir sürü çatışmadan sağ çıkmıştı. Son olaylar bağlı olduğu Esad yönetimini sorgulamaya yöneltmişti kendini fakat fakir ailesini açlıktan ölmekten kurtaran kişilere vefa borcunu ödemeliydi.
Türk uçaklarının bombalaması sonucu şehir yıkık harabeyi andırıyordu. Bir şehir savaşı için ve bir keskin nişancı için mükemmel bir alandı. ižehrin dış kasabalarından birindeki bir cami minaresine pusmuştu. Gerilerden zırhlı kuvvetlerle birlikte gelen Türk konvoyunun dumanı gözüküyordu.
-Bmc kirpi-Varış noktalarına 3 dakika kalmıştı büyük konvoy şehrin sokaklarına dağılarak ilerlemekteydi şehrin ilk sokaklarında pek direnişle karşılaşmadılar. konvoylarındaki ilk iki bmc kirpideki askerler geniş caddedeki tüm bölgeyi kontrol eden yarı yıkık binanın çevre güvenliğini alacak ve arkalarındaki iki bmc kirpideki timlerde binaya giriş yapıcaklardı. Taner uzman çavuş ve timi 3. kirpideydi. Oturma sırasında taner kapıya 2. sıradaydı. i‡evreden gelen mermiler bmc kirpinin zırhından patlayan mısır gibi sekiyordu. kirpinin kuledeki makinalıcısı etrafa yaylım ateşi açmaya başlamıştı. Kapıdan çıkan ikinci kişi olacak tanerin aklında kendilerine eğitimde öğretilen tempo sözcükleri ''Duran ölür'' kelimesi vardı. Tim komutanları nejat astsubay ayaklanınca askerler ayaklandı.
Timin makineli tüfekcisi erdal duran ölür diye mırıldadı. Ardından başka biri daha bütün askerler sıralandı dışarıya çıkmak için askerler duran ölür kelimesini araç içinde tempo haline getirdiler bir süre sonra herkes bağırarak bu tempoyu tutmuştu. Tanerde bu sözcüğü haykırıyordu. Tim komutanı sert bir sesle bismillah kapak aç diye bağırdı.Duran ölür tempolarıyla kapak açılır açılmaz timin en öndeki elemanı çelik yeleğine ve boğazına yediği mermilerle kendini yerde buldu. Tam arkasındaki Taner uzman bir anlık dışardaki çevreyi süzerken..........
Bölüm 2-Savaşın 3.günü--Bmc Kirpi-Duran ölür tempolarıyla kapak açılır açılmaz timin en öndeki elemanı çelik yeleğine ve boğazına yediği mermilerle kendini yerde buldu. Tam arkasındaki Taner uzman bir anlık dışardaki çevreyi süzerken sırtına yediği sert tekmeyle kendini kirpiden dışarıda yerde buldu 1-2 saniye geçmeden sırtına tekmeyi atan nejat astsubay koluna girip kulağında ''duran ölür'' diye fısıldayıp binanın çevresindeki sutrenin ardına sürükledi.
Taner uzman kendine geldi çelik yeleğini düzeltti hk-33 ve üstündeki eotech dürbünü kontrol etti ve binaya girmeye hazırlanan arkadaşlarıyla kapının yanına sıralandı. Timin en kalıplı uzman çavuşu tosun erdal kapıya sıkı bir tekme attı kapı oldugu gibi yere yapıştı. Nejat astsubayın baskııııınnnn haykırışıyla tim içeriye girdi.
Girer girmez tam kapıda iki suriyeliyi indirdiler. Dar bir koridorda ilerliyor tim odalara dağılıyordu. Nejat astsubayın tam karşısındaki odadan 3 suriyeli ona doğru nişan aldı. Yapabilecek tek bir şeyi vardı. Tüm avazıyla bağırdı :
- Tim eğilllllll Ve son bir hamleyle silah altı monte t-40 bombatarı ateşledi. Bombatar sadece odadaki 3 suriyeliyi değil tüm odayı darmadağın etti.
Nejat astsubay şoku atlatır atlatmaz.
-Mustafa,Taner üst kata diye bağırdı.
Taner hala biraz önce yüzüne dipçikle vurduğu Suriyeliyi düşünüyordu. Yukarı kata çıkarken bir sızlanma sesi duydu. Mustafaya diğer odayı işaret ederek kendisi sesin geldiği odaya girdi.
Odaya girmesiyle şok oldu. Odada 7-8 tane 9 dan 15-16 yaşlarına kadar kız çocuk vardı. Kiminin üstü yırtık kiminin yüzünde yara bere vardı. Odada bir suriyeli askerin bir kızı rehin almıştı silahını elindeki kıza ve köşedeki kızlara tutuyor silahını indirmesini istiyordu.
Taner ne yapacağını bilemedi. Kafasını çevirdiğindeki çocukların yüzlerindeki korku silahını yere bırakmasına yetti. Suriyeli asker silahı Tanere doğru tuttu. Taner gözlerini kapayım ellerini havaya kaldırdı ölümün soğuk nefesini ensesinde hissediyordu. Ve tam o sırada......
-Halep Cami Minaresi-Sanjar kasabaya Türk konvoy ve askerlerinin girdiğini çok rahat görüyordu. i‡ok hakim bir yerdeydi. Türk askerleri her ne kadar müslüman olsalarda ellerindeki dürbünlü silahlarla,üstlerindeki çelik yeleklerle ve kasklarla ortalıkta koşturan birer amerikan askerini andırıyorlardı. Zaten onlar yollamadımı bunları diye içinden geçirdi Sanjar. Tam o böyle düşünürken önündeki cadde aralıgından hızlıca bir Türk askeri koşarak geçti.
Birden sanjar sıçrayarak kendine geldi. Ve pür dikkat yeni avını beklemeye başladı. ilerilerde bir binada merdivenle 2. kattadaki cama tırmanan bir asker gördü ona nişan aldı. Tam ateş edecekken birden minareye bir kuş kondu. Dikkat'ı bozulan Sanjar kuşu bir hareketle ürkütüp kaçırdı. Tekrar baktığında ise askerin camdan içeriye girdiğini gördü. Bu hedefide kaçırdıgı için artık çok sinirlenmişti. Ama istediği avı yakalaması fazla sürmeyecekti yakından gelen bot seslerini farketti. Hemen silahı tekrar caddeye çevirdi. i–nünden koşarak geçen Türk askerini farkeder faketmez bir el ateş etti. Mermi tam Türk askerinin bacağına saplandı. Türk askeri yere düşmüştü. Yerde kıvranıyordu.
Sanjar yerde kıvranan askeri hedef alan ikinci bir atış yapmıştı. Fakat bu atış Türk askerinin çelik plaka taşıyıcı yeleğinden sekti. Sanjar Türk askerin yerden doğrulmaya çalışıp etrafa nişan almaya çalıştıgını görür görmez askerin boğazıyla gövdesinin birleştiği kör noktaya öldürücü bir atışla askerimizi şehit etti...
-Kontrol Binası : Halep- Ve tam o sırada gözleri kapalı olan Taner bir kaç el silah sesi ve ardından üstüne düşen bir ağırlıkla kendini yerde buldu. Bir an gerçekten kendini öldü sandı. Gözlerini kısarak açtığında üstünde kanlar içinde yatan suriyeli askeri ve başında dimdik durmuş kendine gülen Tayfun uzman'ı gördü.
Taner Uzman : Ne gülüyorsun öyle ı
Tayfun Uzman : Cidden silahını indirip saf saf adamın seni vurmasınımı bekledin ı
Taner Uzman : i‡elik plakalı yeleğim vardı ı
Tayfun Uzman : Ya yüzünden vursaydı seni ı
Taner Uzman : Hadi uzatmada kalkmama yardım et.
Tayfun Uzman Tanerin kalkmasına yardım ederken.
Taner Uzman : Sen nereden çıktında böyle ı
Tayfun Uzman : Sutrenin altında bir merdiven buldum. Onunla da arkadan 2. kattaki adamın arkasındaki pencereye çıkıp arkadan sızma yaptım. Bi komandodan gelmeyiz oğlum. Senin gibi bitli piyade değiliz.
Bunlar yaşanırken bulundukları odaya gelen mustafa uzman ve Nejat astsubay çocukları görünce şaşırdılar. Nejat astsubay telsizinin mandalına basıp :
- F-16[Nejat Astsubayın telsiz kodu] dan kuş yuvasına, F-16'dan kuş yuvasına stratejik bina ele geçirildi. Fakat burada bir sorunumuz var. Binada 8-9 adet işkence ve tecavüze mağruz kalmış çeşitli yaşlarda kızlar bulduk. Tıbbi yardıma ihtiyaçları var. Onları burada bırakamayız.
- F-16 konuşan kuş yuvası[operasyon merkezi] çocukları 80. caddeye getirin orda geçici üssümüze dönen bir kaç otokar cobra var. Onlarla üsse nakledebiliriz.
- Kuş yuvası konuşan f-16 biz o soktuğumun 80. caddesi nerede bilmiyoruz. Tamam.
Kısa bir süre sonra.
- Konuşan kuş yuvası , Siz çocukları bulunduğunuz sokağın sağ sapağındaki cadde ağazına getirin oraya sizi karşılamaya yolu bilen bir asker göndereceğiz.Tamam.
- F-16 konuşuyor. Kuşyuvası anlaşıldı. Tamam.
Hadi çocuklar gidiyoruz.
-Halep'in Sınır Kasabalarında Bir Yer-
3. timi karşılayıp 80. caddeye götürmek için emir alan Ufuk onbaşı üstündeki onca çanta,yelek ve optikli 4 kiloya varan ağırlığıyla hk-33'üne inat geç kalmamak için Tüm gücüyle koşuyordu. Hataylıydı. Ailesinin bir kısmı suriye tarafında olduğundan buralara çok gelmişti. Ve avucunun içi gibi bilirdi. Yürekli cesur bir delikanlıydı. Suriyeyi böyle iyi bilmesi ve cesurluğu onun Profesyonel öncü müdahale tugayına girmesine neden olmuş.
işte son sapağı'da dönmüştü. Karşıdan 3.tim gözüküyordu. 3.time koşmaya başladı. Karşıdan karşıya geçip 3. time karşı gitmek istedi. Tam karşıya geçerken ilk tok bir ses duyuldu sonra sağ taraftan vızıldayarak bir mermi tamda bacağına saplandı Ufuk onbaşı savrularak kendini yerde buldu. ilk olarak neresinden vurulduğunu anlamadı. Tam anladığı sırada bir mermi çelik yeleğinden sekip kulağının yanından geçti. Bu onu kendine getiren şeydi. Silahını kavradı ve çevreye bakmaya başladı bir yandan'da gözü kararıyor kulağı çınlıyordu. Birden bire bir mermi adeta hava yararak gövdesinin bitip boğazının başladığı yere saplandı. Bir şelale timsali boğazından kanlar fışkırmaya başladı kafasını yere sertçe vurdu. O an duydugu o kadar acıya rağmen aklında tek bir şey vardı. ižehit olmak. ižehit olmak. Sanjar'ın ilk avıydı.
-3.Tim Halep Sokakları- Nejat astsubay kendilerini karşılamaya gelen askerin vurulduğunu görünce keskin nişancıı diye bağırıp time dur işareti yaptı. Tüm tip ve çocuklar yere çöktü. Tüm tim ve çocuklar Tür askerinin vurulmasına şahit oldular. Nejat astsubay sinirinden yeri yumrukluyordu. Ne yabacağını bir an bilemedi. Gözlerinin önünde bir asker son nefesini vermişti. Yanlarındaki çocukların ağlamaya başlamasıyla beynine kan geldi. Birden Aselsan Pitonlu Hk yı ve korsanı verin diye bağırdı.
Nejat astsubay korsanı gözüne geçirdi. Silahı binanın yan tarafından çıkarttı ve çevreyi taramaya başladı. Tam pitonu yukarıya kaldırıp minaredeki Keskin nişancıyı farkedip ateş açacaktıki sanjar isabetli bir atışla silahın üstündeki piton dürbününü paramparça etti. Nejat astsubay silahı geri çekti. Keskin nişancının nerde oldugunu biliyordu ama sistem parçalanmıştı güvenli atış yapmak imkansızdı. O anda telsizden bmp destekli bir suriye timi size yaklaşıyor . Uyarısı geldi.
Yapabileceği tek şey vardı Nejat astsubayın birden dışarıya çıkıp eotechli hk-33'ü ile sanjara ateş açmak. Ama oda sanjar gibi o da değil nişan almadan binanın yan tarafına adımını attığı anda sanjar tarafından vurulacağını biliyordu. Başka seçenekleri yoktu yola devam etmelilerdi. i–leceğini adı gibi bildiği halde. ilk kelimei-şahadet getirdi. Ardından Bissmillah narasıyla kendini yana attı.
işte o anda halep sokaklarında ezan ve silah sesleri aynı anda birbirine karıştı. Kimi buna ilahi adalet der kimiside kader kimide Allahın yardımı olarak adlandırır bunu belkide mucize. Camiinin minaresinden aşağı kanlar dökülüyordu. Türk savaş uçakları camiileri bombalamamıştı. Namaz saatlerinde otomatik olarak kasetten çalan ezan sanjarın son saniyede dikkatinin dağılmasına ve nejat astsubayın onu tamda yüzünden vurup kanlara boğmasına sebep olmuştu. Sanjarda şehid düşmüştü.
Ama bu 3.timin güvende olduğu anlamına gelmiyordu keza bmp destekli bir tim onlara yaklaşıyordu......
Bölüm 3-Savaşın 3.günü--3.Tim Halep Sokakları- Namaz saatlerinde otomatik olarak kasetten çalan ezan sanjarın son saniyede dikkatinin dağılmasına ve nejat astsubayın onu tamda yüzünden vurup kanlara boğmasına sebep olmuştu. Sanjarda şehid düşmüştü.
Nejat astsubay : Allah günahlarını affetsin. Ihmm. Oğlum telsizisi ver.
- F-16'dan kuş yuvasına , F-16 dan kuş yuvasına konuşan F-16 bize yolladığınız er şehit oldu. Yanımızda çocuklar ve bmp-2 destekli bir tim bize doğru yaklaşıyor. Ve biz yolu bilmiyoruz. Ve şu an ne bok yiyeceğimize dair en ufak fikrim yok.
- Konuşan kuş yuvası size büyük bir kıyak yapacağım. Birazdan size heron operatörünü bağlayacağım. O size yol konusunda yardımcı olacak.
-Taner elimizde rpg varmı ı
- Lav var komutanım. Operasyon başlangıcında olabildiğince hafif olun dediler. Tim'in ağır silahçısı piyade kökenli rpg konusunda pek yetenekli değil.
- Tim çocuklarla çok yavaş hareket ediyor. Bmp'li timin bize yetişmesi muhtemel. Lav ve biksici burda kalsın bende onları koruyacağım. Mustafa acoglu hk yı ver. Taner oğlum timin sorumluluğu sende bu çocukları cobralara yetiştir. Al bu telsizide kulagın heron operatöründe olsun. Timin her bireyinin manga içi telsizi açık olsun. Tüm tim. Allah yardımcımız olsun
-2 dakika sonra-
- Biksi binanın ikinci katına bende girişini konuşlanıcaz lav'da karşıdaki binanın ikinci katına biz ateşi üstümüze çekince çık ve işlerini bitir.
-Bmp Destekli Suriye Timi- Jihad henüz 21 yaşındaydı. ižimdi sıralarda okuması gerekirken o okulu bırakıp ordudaki seferberliğe katılmış elinde bir tüfek sıcağın altında ülkesini savunuyordu. Timin en eğitimlisi olduğundan tim komutanıda oydu. Daha önce isyancılara karşıda çatışmıştı çatışmadan korkmuyordu. Ama bu düşman isyancılara benzemezdi kendilerinden de güçlü ve acımasız bir düşmandı. Kafirin menfaati için onlara saldırıyordu. Bir Türkü yakaladığında yüzünü dipçikle dağıtmak istiyordu. ilk başta bir bmp-2 li tek bir timlerdi yolda onlara bir btr destekli tim daha katılmıştı. Görevleri iç bölgelere sızan Türk tugayına ait timleri bölge kontrollerini ele geçirmeden yok etmekti. Sıcak her tarafı kavuruyordu.
-3 dakika sonra-ilerledikleri sokaktan sağa döndüler ileride bir Türk askeri yatıyordu. Timlere dikkatli olun işareti yaptı. Yavaş yavaş ilerliyorlardı. Sanki araçlarda onların ritmine uymuştu.
Yürürken birden bir sesli bebeğin üstüne bastı. Bebegin ses çıkarması üzerine vızıldıyan 5.56mm badisinin tam yüzününe isabet etti. Yüzünnü sağ tarafından kan fışkırıyordu. Hemen ardından hakimden bir makineli üzerlerine yaylım ateşi açmaya başladı. Ortalıkta birden bağrışlar ve silah sesleriyle dolmuştu o an öyle bir andı ki donup kaldı.
Onu kendine getiren bmp-2'yi perte çıkaran lav'ın patlamasıydı. Koşarak kendini btr'nin arkasına attı. Hakimden ateş eden biksi çok fazla askeri yaralıyordu. Mutlaka susturulması gerekti Btrden 14.5 mmliğini binaya yoğunlaştırmasını istedi.i‡atışma gittikce içinden çıkılmaz hale gelmişti. Taki btr 14.5 mm lik silahıyla
Biksinin mevzilendiği pencereyi darmadağın edene kadar biksi susmuştu.
Jihad'ın gözüne birden kendilerine ateş etmek için fırsat kollayan Türk askerini fark etti karşı camdan onlara angaje olmaya çalışıyordu. Yanındaki vurulmuş yatan askerin üstünden el bombasını aldı. Beni koruyun haykırışıyla el bombasının pimini çektiği gibi . Karşı binanın ikinci katına attı. El bombası hedefine atılmış bir basket topu gibi balkondan içeri düştü. O sırada hamle yapan askerimizi patlamasıyla birlikte balkondan aşşağı fırlattı. Askerimiz yerde tek omzu yok. Halde ağızından kanlar gelircesine şehit oluyordu...
-Türk Ah-1P Cobra Taarruz Helikopteri- Helikopterin silah subayı Harun yüzbaşı kendini koltuga yapışmış hissediyordu. Sabahtan beri ikmal yapa yapa aralıksız görev yapıyorlardı. 2 Kez füze ikazından kurtulmuşlardı. i‡ok gergindi. Ama yerdeki birliklere yardım ettiğini bilmek onu rahatlatıyordu. Mesela biraz önce bir otokar cobra konvoyunu pusudan çıkarmışlardı. Tam bunları düşünürken dikkatini yerdeki düşman araçları ve askerleri çekti. Pilotuna aynı yerde bir tur atmasını emretti. Uygun açıya geldiğinde 70 mmlik güdümsüz roketleri suriyelilerin üstüne yağmur gibi yağdırmıştı . Vurulan noktadan sağ çıkmak imkansızdı. Yüzünde pis bir gülümseme vardı. Savaşın acımasızlığı onu eğlendiriyordu. Savaş sonrası sıkı bir psikolojik muayene onu bekliyordu.
-3.Tim Tampon i‡atışma Bölgesi-Nejat astsubay Lavcı askerin şehit oluşunu gözlerinin içine bakarak izledi. Yapabileceği hiç bir şey yoktu. ižarjörü bitmek üzereydi. Bir an düşmana en büyük zararı nasıl vereceğini düşündü. Yolun sonunda geldiğini anlamıştı. O arada şehit olan lav'cı askerin üst kattan elinde lav ile yere düştüğünü farketti. Eğer hızlıca karşıya geçerse lav ı alabilir. ve btryi yok edebilirdi. Bu fikir aklına yatmıştı. Hızlı koşmak için çelik yelek ve kaskını çıkartıp yana koydu. ižefaf şarjöründe 5-6 mermisi anca kalmıştı. Silahını aldı. Derin bir nefes çekti Ve tüm hızıyla karşı ya koştu. Ama hasbel kader bir mermi tam sol baldırına saplanmıştı nejat astsubay bu isabetle yere yuvarlandı. Bacagından fiskiye misali kanlar fışkırıyordu. Birden ateş kesildi.
-Bmp Destekli Suriye Timi- Türk askerinin yaralandığını gören Jihad ateşi susturdu. Yaralanan Türk askeri yolun yanındaki lav silahını almak için doğrulmaya çalışıyordu. Jihad btr nin arkasına mevzilendikleri yerden çıktı ve koşarak Türk askerinin yanına kadar koştu ve doğrulmaya çalışan Türk askerinin yüzüne tekmeyi yapıştırarak onu yere serdi. Yerdeki Türk askerine bir tekme daha attı. Tam silahının dipçiğini askerin yüzüne yapıştıracaktı ki askerin gökyüzünü izlediğini farketti....
-3.Tim Tampon i‡atışma Bölgesi-Nejat astsubay kafasına aldığı darbeyle salak saçma bir hal almıştı. Gökyüzünü izliyordu. Bir an üstlerinden bir gölge geçti. Ardından da suriyeli askerin gölgesi yüzüne dipçiği geçirip son darbeyi vurmasını bekliyordu. Ama kaderin onun başına saracağı daha bir sürü bela vardı. iœstlerinden bir Türk Ah-1P Taarruz helikopteri dalışa geçti ve arkalarındaki btr ve yanında mevzi almış tüm askeleri 70 mmlik hydra roketleriyle paramparça etti.
Geriye sadece Nejat ve Jihad kalmıştı. Patlama nejatın beyninde bir yıldırım etkisi yaptı. Patlamanın şokundaki Jihadı ayağına taktığı çelme ile yere yatırıp üstüne atladı nejat astsubay. Ardından Nejat Jihadın belindeki kasaturayı çekip Jihadın boynuna derin bir kesik attı. Jihad için her şey bitmişti. Onun biraz önce yüzünü dağıtmayı umdugu kişi şu an bogazından kanların boşalmasına neden olan kişiydi. Hayatta bu yüzden süprizlerle doluydu işte.
Nejat astsubay jihad'ın üstünden kalkarken jihadın üst cebinden sarkan kagıtı farketti. Alıp açtıgında bunun bulundukları sokakların ve bölgenin ayrıntılı bir haritasıydı. işte bu tamda aradığı şeydi. Telsizine uzanıp Taner uzmana çağrı yaptı.
- Ne yaptınız oğlum durumunuz nedir.
-Komutanım bizden istenilen bölgeye vardık ama cobralar henüz yok ve cephanemiz tükeniyor. Ateş altındayız. Siz ne yapmayı planlıyorsunuz bize yetişmeniz imkansız.
-Lavcı ve biksici şehit düştü. Ben beni alacağınız rotayla ortak bir ana yol buldum oradan beni almanız lazım . 8. Kavşakta beni bekleyin yoksam direk üsse dönün.
- Emredersiniz Komutanım.
-3.Tim Tampon i‡atışma Bölgesi- Mustafa uzman : Taner bütün mühimmatımızı harcadık hala karşıda bir suriyeli var ne yapalım.
Taner uzmançavuş : Kasaturalarınızı hazırlayın ve yere yatın. Adi herif ateşi durdurduguna göre bize yaklaşıp işimizi bitirmeyi deneyecektir.
Biraz sonra herkes hatta o ağlak suriyeli çocuklar bile sus pus olmuşlardı çıt çıkmıyordu. Suriyeli asker dolu bir şarjörle onlara yaklaşıyordu. Muhtemelen Türk askerlerini görür görmez onları tarayıp bir çoğunu öldürecekti.
Uzun süren sessizliği gerilerden hızla gelen otokar cobralardan birinin suriyeli askere çarpıp onu metrelerce uzağa fırlatması bozdu. Araç şoförü selim yine trafik canavarlıgını konuşturmuştu ama onu kimse suriyeli askere çarptıgından dolayı suçlu tutamazdı.
Taner geç kaldıklarından dolayı hızla otokar cobraya ilerleyip kapısını hızlıca açtı karşısına çıkan tabip teğmen Dilek Apaydın'a tüm avazıyla :
- Nerde kaldınız burda az kalsın hepimiz geberiyorduk ha nerdeydiniz.
Tabip Teğmen Dilek Apaydın :
- Nerde olucaz yolda pusu attılar anca gelebildik.
Taner Uzuman :
- Bak sen altınızdakiler araç değil tosbağa mübarek.
Tabip Teğmen Dilek Apaydın : [Taner Uzmanı yakasından tutar ve ]
- Karşında bir teğmen var uzmanım laflarına dikkat et. i‡ocukları öndeki araca alın. Sallanmayın hadi . i‡abuk çabuk çabuk...
Günün ilerleyen saatlerinde 3.timin kahraman askerleri bir tersliğin daha çıkmaması için dua ediyorlardı. ižans odurki Nejat Astsubayıda belirtilen bölgeden sorunsuzca almışlardı . iœsse dönerken araç şoförü selim bir yandan kobrayı kullanıyor diğer taraftanda direksiyonun arkasındaki mini radyosuyla oynuyordu. Oralarda pek kanal çekmiyordu keza bulabildiği tek kanal küresel yayın yapan bir amerikan kanalıydı. Radyoda Alexi Murdoch'tan breathe çalıyordu. Sesini hafif kıstı ve şarkı cobranın içindeki sessizliği bozarken yoluna devam etti. Alexi Murdoch - Breathe
O arada 3.timin kahraman askerleride geçirdikleri zor günü düşünüyorlardı. i–ldürdükleri insanları,şehit olan askerleri düşünüyorlardı. Bu silahların bu savaşın bu gürültünün sebebi neydi. Kimin için savaşıyorlardı. Kiralık katilmi yoksa birer kahramanmıydılar. Ama tek bildikleri şey vardı bugün o çocukları kurtararak iyi birer iş yapmışlardı.
O gün 3.tim için operasyon bitmişti. Ama bu onların suriyedeki ilk günleriydi. Daha kimbilir ne olaylar gelecekti başlarına...
Bölüm 4-Savaşın 4.günü-Ankara Aselsan A.Ş
Yıldız Leopard 2a4 Ng projesinin baş mühendisiydi.Aslında anti militarist olan yıldız gerek işsizlik gerekte telkinlerle bu sektörde çalışıyordu. En büyük korkusu içinde bulunduğu projeler den dolaylı olarak savunmasız insanların ölmesiydi. Ve her zaman işlediği bu tür günahların bir yolunu bulup ona bir ceza gibi geleceği endişesini taşırdı.Evet biraz sorunlu bir insandı . Derin bir nefes alarak bölüm bakanının odasına girdi telefonla konuşuyordu yüzü de gülüyordu . Kurum yöneticilerinden erten bey telefonu kapatıp neeli bir şekilde neşeye döndü :
+ Evet kızım buyur.
- Efendim Aselsanın özel ricası üzerine modernize ve test hattından çıkan ilk parti leopard 2a4 Ng ler Suriye harekatına katılımlarını gerçekleştirmek için varmışlar.
+ (Gülümseyerek) A evet bende yeni o konu hakkında konuştum bir kaç sıcak çatışmaya girmişler komutan suriyelilerin nasıl arkalarına bakmadan kaçtıklarını tankların nasıl korugan ve siperleri dağıttığını etrafı kolun bacagın götürdüğünden övgüyle bahsetti.
-(Sahte ve zorlama bir gülümsemeyle) evet efendim bu bizim için olumlu ya.
+ Olumlu tabi ya şu savaş bizim ve diğer savunma şirketleri için bulunmaz fırsat bu harekatta bizim ve bir çok savunma şirketimizin araçları muharebe tecrübesi kazandıracak ve combat proven olacaklar bu sayede daha çok tercih edileceğiz. İyi ki bu harekat oldu be gerçi amerika fişteklemese biz girmez izlerdikte neyse . Gözünü sevdiğimin kapitalizmi.
- İzninizle efendim işime dönmem gerek.
Yıldız odadan çıktığında gerçekten o gözlerini dolar bürümüş silah tüccarının miğdesini bulandırdığını hissetti . Bu gelen yeni haber çoğu insanın belki de onun katkısıyla öldüğü kötü ruh halini daada arttırdı adımları hızlanıyor ve nefes alış verişleri artıyordu. Artık dayanılmaz hale gelmişti. Her an bu günahların kendine olumsuz döneceği hissi artıyordu bir anda telefonu pat diye çalıverdi.....
-4. günün ilk saatleri-Suriye harekatı 3. ikmal üssüSaat gece 00:15 di. Ateş çemberi suriye de bir günleri geçmişti. Taner uzman ileride düşen bombalar ve topmermileriyle alev alev olan hama şehrini izliyordu geriden. 2 şehit bıraktıkları şehri. Şehit olan askerlerle yeni oluşturulmuş bir tugay olduğundan yeni tanıştıklarından savaş ortamında şehit düşmeleri timi çok derinden sarsmamıştı . Tim komutanının hafif yaralı kurtulması tek olumlu şey gibiydi. Taner bir çadıra sırtını dayamış elinde kasaturayla toprağı eşeliyordu. Etrafından askerler üstünden helikopterler geçiyor ileride bombalar patlıyor ama bu sesler onu pek rahatsız etmiyor sanki sevdiği bir müziğin nakaratı gibiydi.Son günler de teyakkuz harekat vs. derk uyumaya vakit bulamamıştı. Uyku ve yorgunluk o kadar bastırmıştı ki üzerine dışardaki o kadar sese hiç aldırış etmeden tatlı bir uyku gelmeye başlamıştı . Hemen nasıl olsa tim komutanımız yaralı tim den bir kaç kayıp var bize görev vermezler fırsatıyla kum torbalarının yanına 8. abmk balistik yeleğini dayadı kafasını oraya koydu. Ardından anafarta muharebe tişörtünün fermuarını hafif indirdi ayaklarını uzattı ve balistik miğferi yüzünün üstüne kapadı. Tam kendisini uykunun kucağına bırakacakken birisi şarjörle miğferine vurdu . Tık tık tık.
Miğferi kaldırdı karşısında bir astsubay vardı.Küçük boyluydu ama çakır gözlü küpüne zarar biri gibiydi. Derken o yüzündeki hafif gülümsemeyle ona seslendi .
+ Kalk asker uyumazzzzzz....Göreve çıkıyoruz.
- Ama efendim tim komutanımız yaralı .
+ İyi ya komuta sende o zaman .
- Ama efendim kaybımız var.
+ Zaten çok kişiye gerek yok 3 adamını al yeter. Biraz kablo kesiceğiz.
- Emredersiniz Komutanım .
+ Aferin. Yüzünü yıka cobranın önünde buluşalım. Gece görüş ekipmanlarınızı almayı unutmayın..
Taner adamlarına seslendi mataradaki suyu yüzüne boşalttı. Mühimmat çadırına girdi adamlarıyla. Boş şarjörlerini dolularıyla değiştirip balistik yeleğine koydu. Çantasından aselsan a-100 ggg yi yeni mich tarzı askı aparatlı 8.abmk kaskına taktı. Timindeki diğer askerleri de ondan pek değişik birşey yapmadı ve soluğu cobranın yanında aldılar.
Yıldırım astsubay bir harita çıkartıp feneri ona tuttu ve askeri unsurlarımızın büyük bir bölümü hama şehrinin öbür ucundaki asker komuta üssüne saldırıyorlar. Bizden istenense bu üsse yakın oraya enerji sağlayan bir elektrik röle istasyonunu devre dışı bırakmamız. Ankalardan alınan istihbarata göre bir tim koruyor burayı. Pek zor olmayacak kobralar bizi istasyonun yakınlarında bırakacak sessiz yaklaşacağız. Yol güvenliği yok pusu olabilir. Allah yardımcımız olsun dedi ve kaskını kafasına geçirip cobralara bindiler.
Ankara Aselsan A.ş
Yıldızın telefonu şiddetle çalıyordu. İlk açmamak istedi ama bu onu dahada tedirgin etti derkenbirden telefonu açıverdi . Telefondaki annesiydi . Titrek bir sesle =
+ Yıldız kızım kuzenin ufuk(ufuk onbaşı) suriye de şehit düşmüş...
Birden yıldızın dizlerinin bağı çözüldü ve dizleri üzerine oturdu gözünden yeni başlayan bir yağmur gibi hızlanan göz yaşları damlıyordu. Ama bu bardağı taşıran son damlaydı.Onu sakinleştirmek isteyen ve ne olduğunu anlamaya çalışan arkadaşlarının arasından sıyrılarak o topuklularla koşayazdı ve yöneticinin odasına daldı.
+Buraya kadar bu iş bitti. İstifa ediyorum. Bir ara istifa mektubumu alırsınız.
-Dur bakalım ne sandın sen bu işi bu kadar kolay bırakamazsın .....
+Bırakırsam ne olacakmış ....
-Güçlü bağlantılarımız var hiç kimse seni işe almaz.
+ Almasın en azından kendimi katil gibi hissetmem. Çat (kapı sesi).
Hama
Akbar daha 10-15 yaşlarında genç bir çocuktu. Babası iç savaşta bombalı bir saldırıda ölmüştü. Annesi ile yaşıyorlardı. Irak göçmeni olduklarından buralarda kimseleri yoktu. O yüzden hama şehrinden başka kaçacak yerleri de yoktu . İşgal altındaki şehir de yaşamaya çalışan az sayıdaki aileden birisiydiler. Annesi sabahları büyük tehlike için de terk edilmiş bakkal ve evlerden bir şeyler toplar yemek yapar ve kendileri yediği gibi Akbarla birlikte evlerinin çok yakınındaki erzak sıkıntısı yaşayan bir takım askere de akbarla yemek yollardı. O akşam evlerinin çok yakınlarında çok büyük çatışmalar yaşanıyordu. Annesi amine akbar'a o gün götürdüğü yemekle birlikte askerlerin yanında kalmasını söyledi. Çatışmalar çok şiddetliydi. Belki en tehlikeli yer askerlerin yanıydı ama akbar'ı bu tehlikeden tek koruyacak kişilerde onlardı. Kendisi o kadar erkeğin yanına gidemedi. Akbar'ı yolladı.
Akbar çok meraklı ve asker ruhu olan cesur bir çocuktu. Son zamanlarda yemek götürdüğü askerlerin Türklere karşı olan nefret dolu sözleri onu da doldurmuştu. Nefret doluydu. Yemeği verdi usulca askerlerin yanında bir köşeye oturdu. Gözleri bir askerin kasaturasındaydı. Kasatura akbar'ı cezbetmişti parıl parıl parlıyordu. Gözlerini ondan ayıramadı. İlk fırsatta küçük bir cambazlıkla askerin kasaturasını yürüttü. Başka boş bir odaya çıktı ışıkları kapattı. Camlardan sızan çok hafif ay ışığının altında kasaturayı inceliyordu bir köşede usulca sonra birden ....
-3. Ve 7. Tim Ortak Operasyon Bölgesi-Taner ve Yıldırım astsubay bir süre dürbünle istasyonu izledi. 2 katlı evden bozma bir yerdi. Yanı başlarında kıyamet kopuyordu fakat askerler rahattı. Sadece dışarı mevzide 1 nöbetçileri var dı. Timkomutanloarının işaretiyle askerler sessizce istasyona yaklaşmaya başladılar. Yıldırım Astsubay iki time de dur işareti yaptı. yavaşca nöbetçinin olduğu mini mevziye arkadaş yaklaştı. Nöbetçi önünde ve rahat bir şekilde komuta merkezine yapılan Türk saldırısını izliyordu. Yıldırım astsubay usulca elini kasaturasına götürdü. Ki o da ne yoktu muhtemelen mühimmat odasında düşmüştü. Nöbtçinin belindeki kasatura kılıfına baktı ki onun kılıfıda boştu. İçinden temiz bir hay nalet çekti. Usulca bacağında asılı tabancasını aldı askere yaklaştı. bir eliyle nöbetçinin ağzına yapıştığı gibi tabancayla ense köküne tek bir atışla onu saf dışı bıraktı . Neyseki ateş ettiği anda ileriden çok büyük bir top mermisi patlamıştı da sesi bastırmıştı. Diğer timlere gelin işareti yaptı askerler usulca istasyoun dibine kadar girdi. Taner uzmana timiyle birlikte arkaya dolanmasını emretti.
Taner ve yanındaki 3 askeri arkaya dolandılar. 2 asker pencerelerin altına saklandılar. Erdal ve kendisi diğer arka taraftaki bir arka çıkış kapısına yöneldi.Erdal kapının yanında eğildi . Ama Tanerin gözüne başka bir şey takıldı. Üst kat penceresi. Kapıya ve tenteye tutunularak rahatça tırmanılabilirdi. Oda bunu yaptı. Cam kapalı ama kilitli değildi. Yavaşça içeriye süzüldü. Bir iki adım attı ve......
-Hama- Akbar kasaturayla oynarken bir çıtırdı duydu. Gelenin kasaturasını aldığı asker olduğu belliydi. Korkup köşeye iyice sokuldu. Ama merakına yenik düşüp aradan bir bakış attı. Bakmasıyla beraber içeridekinin tam teçhizatlı bir Türk askeri olduğunu anladı Camdan yansıyan ay ışığı askerin kolundaki Türk bayrağını parlatıyordu.
O an akbar'ın beyni bir çocuğunkin den daha anormal derecede çalışmaya ve vücudu endorfin salgılamaya başlamıştır. O anda aklından o kadar şey geçer ki . Annesi ,savaş,Türkler hakkındaki doldurmalar asker olma duygusu eğer elindeki kasaturayla askerin üstüne atlar ve onu haklarsa aşağıdaki diğer askerler onu takdir eder ona kamuflaj verirdi. Kim bilir belki ak-47 si bile olurdu. Vay be şalı kahraman Akbar . Annesi onla ne gurur duyardı. Hiç düşünmeden yerinden ok gibi fırlayıp askerin üstüne atladı.....
-3. Ve 7. Tim Ortak Operasyon Bölgesi-Yıldırım Astsubay tim makineli tüfekçisine kapının tam karşısına geriye yatar pozisyonda biraz uzakta mevzilenmesini emretti. Kapı çok derme çatma cürümüş bir şeydi. Emriyle birlikte iki asker kapıya sert bir tekme koyup açtılar ardından içeriye atlan el bombaları ve makineli tüfek atışıyla kapının yanındaki iki suriyeli asker paramparça oldu. koridorun beyaz duvarları kırmızıya çaldı. içeri ok gibi dalan tim hiç zorlanmadan suriye askerlerinin kalanını masa başında yemek yerken hk-33 lerin yağmur misali mermileriyle öldürdü. Tıpkı o askerlerin muhalif mahallelerde masum sivillere yaptığı gibi. Tüm bunlar yaşanırken üst katta
Taner uzman yavaş yavaş ilerliyordu silahıyla. Aniden üstüne ne olduğunu anlamadan bir şey çullandı. silahı elinden fırlayıp başka bir köşeye gitti. O an hırs konsantrasyon ve savaş pskolojisiyle hasmını altına aldı ve hasmının elindeki kasaturayı kalbinin üstüne sapladı. Üstünden yana yuvarlandı ve bir nefes aldı. Bu arada aşağıdan silah sesleri yükseliyordu. Kafasını çevirip hasmının daha 10-15 yaşındaki bir çocuk olduğunu anladığı an beyninden vurulmuşa döndü. Şoka girdi bağırmaya yerleri yumruklamaya kafasını duvara vurmaya başladı. öyle şiddetli vuruyordu ki miğferine monte a100 gece görüş ekipmanı paramparça oldu. O ki çocukları çok seven biri nasıl böyle bir şey yapabilirdi. O an ki halet-i ruhiye ile elini bacağındaki tabancasına götürdü ve silahı kafasına dayadı. Tam tetiğe basarken eline sert bir tekme yedi ve tabancası elinden fırladı. Bu aşağıdaki çatışmayı bitirmiş yukarıyı kontrole çıkan yıldırım astsubaydı.
Taner yıldırım astsubayla debeleşirken gerek kafasını duvarlara vurmasından gerekse de şokdan çıkması için yıldırım astsubayın ona vurduğu hesaplı silleden dolayı küçük bir baygınlık geçirdi. Yıldırım astsubay arkasından gelen askerlere bakıp :
+ Erkan oğlum üsse haber ver istasyonu ele geçirdik.
Kısa bir süre sonra ....
-Komutanım telsiz çok cızırtılı şu yakındaki tepeye çıkarsak çekebilir.
+ İyi o zaman. Osman oğlum bütün elektrik tertibatına patlayıcı yerleştirip havaya uçurun. Tepede buluşuruz.
Yıldırım astsubay Taneri omzuna alıp silahını da eline alır ve aşağı iner...
Osman ve badi si yerleştirdikleri patlayıcıyla o eski ev vari istasyonu havaya uçurur patlamayla birlikte hamadaki saldırılan üs karanlığa bürünür. Ama o kadar ateş altındadır ki hava mermiler ve patlamalarla apaydınlıktır.
Osman ve badisi ekrem tam giderlerken ağıt ve bağrışlarla bir kadın onlara koşarak gelir. Osman badisine silahını indirmesini işaret eder. Amine oğlunun öldüğünü anlamıştır ve kendini perişan etmiştir.Dünya üzerindeki tek değer verdiği şey oğlu da artık yoktur. üstüne atıldığı Türk askerinin omzunu yumruklamaya başlar. Vücudunda takat yoktur. Yere düşer yerde kıvranıyor ağlıyor sızlıyordur. Bir hamleyle ayağa kalkıp molozların arasında oğlunu aramaya başlar.
+ Ekrem hadi gidelim.
- Ama osman görmüyormusun .
+ Biliyorum ama savaştayız. Yıldırım Astsubayı bekletip de delirtmeyelim şimdi.
İki asker gözleri arkada tepeye doğru koşmaya başlamışlardır.
Bu arada 3. ve 7.timin askerleri tepeye çıktıklarında önlerinde hamadaki son askeri üsse yapılan saldırıyı görmek için en iyi yerde olduklarını farkettiler. Muhteşem bir ateş deryasıydı. o kadar şiddetli patlamalar oluyordu ki taner bile ayılmış o kendini paralayan adam dikkat kesilmiş izliyordu. Bir anda gökte bir parıldama görüldü. Öyle kendini belli ediyordu ki telsizle üsse ulaşmaya çalışan yıldırım astsubay bile dikkat kesilmişti.
Bütün türk spaagları ve uçaksavarları o hedefe ateş etmeye başladı. Atılganlarsa hala suriye nakliye helikopterlerine angaje olmaya çalışyorlardı. Uçaksavarlardan açılan ateş göklerde uçuşan ateş böceği sürülerini andırıyordu.
Fakat o ateş bütün uçaksavarlardan sıyrıldı ve tamda bir ateş destek taburunun üstüne şiddetle düştü öyle bir patlama yaşandı ki orta boyutta bir şok dalgasına neden oldu. Bu bir otr-21 tochka idi. O patlamayla ortalık öyle bir ateş ve can pazarı deryasına döndü ki Taner'e bir savaşta oldukları ve savaşta herşeyin mübah olduğunu başka birşey hatırlatamaz dı.
O anda telsiz den cızırtılı bir ses duyuldu ......
-Bölüm Sonu-Devamı Gelicek....Yazan:
RegicideTrsavunmaturk.net kullanıcısı olan
RegicideTr Hikayesi için çok teşekkür ederiz
Linkback: https://www.buyuknet.com/amacsiz-savas-yeni-askeri-amator-hikaye-t40130.0.html