Akdeniz Bölgesi

kirik12520.01.2011 - 23:20

Akdeniz Bölgesi

Akdeniz Bölgesi, adını komşu olduğu denizden alır. Bölge genişliği 120.180 km arasında değişen bir şerit halinde, batıda Köyceğiz dolaylarından başlayarak, doğuda Hatay ilinin bitim noktası olan Basit Burnu yakınına kadar sokulur. Yaklaşık 120.000 km2'lik yüzölçümüyle Türkiye'nin toplam yüzölçümünün yaklaşık %15'ini oluşturur. Hatay, Adana, İçel, Antalya, Isparta, Burdur ve Kahramanmaraş ilinin büyük bir bölümü Akdeniz Bölgesi'ndedir. Ayrıca Muğla ilinin Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Fethiye ilçeleri de Akdeniz Bölgesi'ne girer.


     Akdeniz Bölgesi'nde tarım ve sanayi geniş yer tutar. Bölgenin kıyı kesimlerinde son yıllarda sanayi bitkileri ekimine geniş yer verilmekle birlikte, tahıl tarımının büyük önem taşıdığı görülür. Nitekim Akdeniz Bölgesi'ndeki ekili alanların yaklaşık üçte ikisi tahıl tarlalarıyla kaplıdır. Tahıl ürünleri arasında, bölgenin bütün illerinde buğday başta gelir ve onu arpa izler. Sanayi bitkilerinden pamuk, bölgenin ana gelir kaynağıdır. Bölgenin pamuk üretimi, Türkiye üretiminin üçte ikisi kadardır. Hatay ili ve Göller Bölgesi'nin bazı kesimlerinde tütün tarımı yapılmaktadır
Akdeniz Bölgesi'nde meyve ve sebze yetiştirilen dikili alanlar da büyük yer tutar. Turfandacılık, son yıllarda ulaşımın gelişmesine dayalı olarak çok ilerlemiştir. Meyvecilikte ilk sırayı turunçgiller alır. Türkiye'nin turunçgiller üretiminin beşte dördünden fazlası Akdeniz Bölgesi'nde gerçekleşir. Muz ise yanlızca bu bölgeye özgü bir meyvedir.
Bölgenin en hızlı sanayileşen kesimi Çukurova'dır. Çukurova aynı zamanda Türkiye'nin de başlıca sanayi merkezleri arasında yer alır. Adana'daki çeşitli sanayi kolları (özellikle tekstil) yanında, Akdeniz Bölgesi'nin başlıca sanayi tesisleri arasında; Mersin Petrol Rafinerisi (ATAŞ), İskenderun Süperfosfat ve DemirÇelik Fabrikaları, Antalya Ferrokrom ve Seydişehir Alüminyum fabrikaları sayılabilir.
Akdeniz Bölgesi, özellikle Antalya Körfezi çevresindeki doğal ve tarihsel zenginlikler sayesinde, Türkiye'nin en önemli turizm merkezi olmuştur. Antalya körfezi çevresinde, hiçbir Akdeniz ülkesinde rastlanmayacak ölçüde doğaya saygılı, modern ve son derece gelişmiş mimari konumlarıyla çeşitli tatil köyleri ve oteller yer alır.


Turistlerin Her Mevsim Akın Ettiği Kıyı Kenti

 Antalya doğal güzelliklerinin yanında, kültürel ve tarihi zenginlikleri ile de turistlerin ilgisini çekmektedir. Bölgenin tarihi evrimi Paleolitik Devir'den (M.Ö. 50.000) günümüze kadar uzanır. M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulan kentin tarihi isimleriyle batısının Likya, doğusunun Pamfilya ve kuzeyinin Pisidya olarak isimlen dirilen bölgelerinde birçok antik kent bulunur. Kentin sembolü durumundaki Yivli Minareli Cami, Murat Paşa Camii, Tekeli Mehmet Paşa Camii, eski Antalya evlerinin bulunduğu Kaleiçi Mahallesi, çeşitli egzotik Akdeniz bitkileriyle bezenen Atatürk ve Karaalioğlu parkları, Hadrianus Kapısı, Atatürk ve Arkeoloji müzeleri görül meye değerdir. Kentin doğusunda yer alan Lara plajı ile batısındaki Konyaaltı plajı yüzmek için idealdir. Bu plajların yanısıra Antalya'da, içlerinde çeşitli su oyunlarının yeraldığı iki de su parkı bulunmaktadır.


Yukarı ve Aşağı Düden Şelaleleri, Kurşunlu Şelalesi, kış sporları merkezi Saklıkent, Güllük Dağı Milli Parkı ve bu park içinde yer alan antik dağ kenti Termessos ve Yontma Taş devri insanlarının yerleşim yeri olan Karain Mağarası, Antalya'nın yakın çevresindeki ilgi çekici yerler arasındadır.
Antalya'nın batı sahilinde yer alan Kemer, Akdeniz'in en güzel tatil merkezlerindendir. Çevresinde doğaya, çevreye ve insana saygı duyularak inşa edilmiş çok sayıda tatil köyü bulunur. Hareketli marinası, renkli çarşıları, barları, restoranları ve birbirinden güzel aktivitelerle dolu yaşantısıyla Kemer'i yaşamak gerekir. Her yıl Nisan ayında düzenlenen Kemer Karnavalı yöreye ayrı bir renk katar. Kemer'in güneyinde bulunan Faselis, tarihi bir liman kentidir. Birbirinden güzel doğal koylara sahip olan Faselis kentinin çevresi ormanlarla kaplıdır. Faselis'in güneyinde ise tarihi Olimpos kenti yer alır. Kentteki harabeler defne ormanlarıyla çevrilidir. Olimpos'un kuzeyinde Çıralı adı verilen 300 metre yüksekliğinde kutsal bir alan bulunur. Buradaki kayaların arasından kendiliğinden çıkan gaz, havanın oksijeni ile birleşince yanmaktadır. Mitolojiye göre yanan alev, Likyalı kahraman Bellerofontes'in öldürdüğü canavarın ağzından çıkmaktadır.


    Antalya'nın şirin ilçesi Finike, çevresindeki portakal bahçeleri ile tanınan bir tatil beldesidir. Finike'nin batısında ise Demre, tarihi ismiyle Myra bulunur. Dünya çocuklarının sempatik büyükbabası Noel Baba burada yaşamış ve hayata veda etmiştir. Mezarının bulunduğu yere yapılan kilise daha sonra Noel Baba Müzesi'ne dönüştürülmüştür. Her yıl Demre'de Noel Baba Festivali düzenlenmektedir.
Antalya'nın batı sahilindeki bir diğer tatil beldesi olan Kalkan, Avrupa Rönesansı'nı anımsatacak kadar güzel bir mimariye sahip otelleriyle görülmeye değerdir. Kalkan çevresinde Türkiye'nin en uzun plajı olan Patara Plajı (22 km) uzanır. Bu plaj aynı zamanda Avrupa'nın da en uzun plajıdır. Patara tarihi kent alanında Likya döneminden kalma çeşitli yapılar bulunur. Patara'nın kuzeyinde Likya'nın tarihi başkenti olan Xanthos ve yine Likya'nın kutsal kentlerinden biri olan Letoon yer alır. Daha kuzeyde ise Pınara ve Tlos gibi antik kentler bulunmaktadır. Bu kentler mimari konumlarıyla görülmeye değer güzelliktedir.

Pamfilya Bölgesi

 Antalya'nın doğu bölgesi tarihte Pamfilya Bölgesi olarak isimlendirilmekteydi. Sahillerinde uzun ve ince kumlu plajların yer aldığı bölge bugün tatil beldeleri, tarihi kentleri ve zirai alanlarıyla tanınmaktadır. Antalya'nın 18 km doğusunda bulunan Perge antik kenti, ilk defa Hititler tarafından kurulmuştur. Kentteki mimari eserlerin çoğu Roma döneminden kalmadır. Tarihi yapılar arasında tiyatro, stadyum, kent kapıları, caddeler, agora ve hamamlar turistlerin ilgisini çeker. Antalya'ya 40 km uzaklıkta bulunan Belek sahillerinde büyük ve modern tatil kompleksleri uzanır. Fıstık çamlarıyla kaplı olan Belek'te geniş alanları kaplayan uluslararası standartlardaki yeşil sahalarda golf oynamanın tadına doyulmaz. Antalya'dan 50 km uzaklıkta bulunan Aspendos antik kenti geçmişte Pamfilya Bölgesi'nin en önemli şehirlerinden biri idi. Kentteki en önemli mimari eser tiyatrodur. Mimar Zenon tarafından M.S. 2. yüzyılda yapılan tiyatro, Anadolu'nun en iyi korunan eski yapılardan biridir. 15.000 kişiyi alabilen Aspendos tiyatrosu, fevkalade bir akustiğe sahiptir.
Her yıl düzenlenen sanat festivali etkinlikleri çerçevesinde tiyatroda klasik konserler, zengin kostümlü operalar, baleler ve tiyatro eserleri sahnelenir. Aspendos aynı zamanda altın işleme ve mücevher kesim merkezidir. Turistlerin yoğun ilgisini çeken bu merkezde altının nasıl işlendiği görülebilir.
Side Türkiye'nin en önemli tarihi kentlerinden biridir. Antalya'nın 80 km doğusunda küçük bir yarımada üzerinde yer alır. 25.000 kişilik tiyatrosu, bölgedeki tiyatroların en büyüğüdür. Hamam kalıntıları restore edilerek müze haline getirilmiştir. Apollo Mabedi, agora, anıtsal çeşmeler, surlar ve liman kalıntıları kentin en fazla ziyaret edilen yerleri arasındadır.
Güzel plajlarıyla Alanya, ülkenin kentleşmiş tek tatil beldesidir. Sahiller boyunca çeşitli otel ve tatil köyleri bulunur. Modern Alanya, batı ve doğu sahilleri boyunca uzanır. Tarihi Alanya ise kentin tam ortasından Akdeniz'e doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer alır. Selçuklu Devleti'nin kışlık başkenti olan Alanya'da Selçuklular'dan kalma birçok tarihi eser bulunur.
Göller Bölgesi
 Akdeniz bölgesinin başlıca gölleri batıdaki Göller Bölgesi'nde toplanır. Göller bölgesinin ortasında yer alan Isparta ili nefis gül bahçeleri, gülyağı ve dünyaca ün yapmış halıları ile tanınır. ülkenin en güzel göllerinden olan Eğirdir, Beyşehir gölünün bir kısmı ve Kovada gölleri Isparta'dadır. Eğirdir gölünün kuzeyinde antik kent Pisidian Antiocheia yer alır. Apollo Mabedi, Hamam, Aziz Paul Bazilikası, tiyatro ve su kemerleri antik kentte bulunan önemli eserlerdir. Kentin güneybatısında yer alan Gölcük krater gölüne ise gül bahçeleri arasından geçi lerek gidilir.
 
 
Masmavi göllerin ili olan Burdur çevresinde 14 göl bulunmaktadır. Kentte yoğun olarak ziyaret edilen yerler arasında 597 metre uzunluğu ve içerisindeki 9 adet gölüyle ınsuyu Mağarası, çevresinde ince kumlu plajların bulunduğu ve doğal güzellikleri ile tanınan Salda Gölü, Cibyra (Gölhisar) ve Sagalassos (Ağlasun) antik kentleri ile Kuruçay ve Hacılar Höyükleri bulunur.
Pamuk Diyarının Büyük Şehri
 Akdeniz Bölge si'nin en büyük şehri Adana'dır. Toroslar'ın eteğinde, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin suladığı pamuğu ile ünlü bereketli Çukurova'da kurulmuştur. Türkiye'de pamuk, pirinç, susam ve yerfıstığı en çok bu ilde yetiştirilir. Ekonomik bakımdan çok gelişmiş olan il, aynı zamanda büyük bir sanayi merkezidir. Özellikle tarım ürünlerine dayalı sanayi dalları çok gelişmiştir. Kentin en önemli eseri, Seyhan nehri üzerinde ımparator Hadrian tarafından yaptırılan Taş Köprü'dür. 16. yüzyılda yaptırılmış olan Ulu Cami ve Külliyesi ile yine aynı yüzyıldan kalma Hasan Kethüda Camii görülmeye değerdir. Roma mozaik sanatının eşsiz örneklerini ise Misis ve Anavarza antik kentlerinde görmek mümkündür. Adana çevresinde yer alan Yumurtalık ve Karataş da plajları ile tanınan tatil beldeleridir.
Doğa ve tarihin kucaklaştığı yer
 Mersin palmiyeli sahil bulvarları, sevimli parkları, güzel otelleri, işhanları ve serbest bölgesiyle Akdeniz Bölgesi'nin en modern kentidir. Mersin aynı zamanda büyük bir ticari limana sahiptir. Mersin'in il adı olan İçel'in çevresi doğal ve tarihi zenginliklerle doludur. Roma imparatorluğu döneminde büyük bir liman olan Tarsus, Seyhan nehrinin getirdiği alüvyonlarla dolmuştur. Tarihin ünlü kraliçesi Kleopatra ile Romalı kumandan Antonius burada buluşmuştur. Aynı zamanda Aziz Paul'ün doğum yeri (M.S. 1. yüzyıl) olan Tarsus'taki Ulu Cami, Aziz Paul Kuyusu, Kleopatra Kapısı ve Tarsus şelalesi ilgi çekicidir. Mersin Silifke sahil bandında Pompeipolis (Viranşehir), Kanytelis (Kanlıdivane) ve Korykos (Kızkulesi) gibi antik kentler bulunur. Sahilden 200 metre açıkta küçük bir ada üzerinde yer alan Kızkulesi'nin görünümü çok güzeldir. Kızkulesi'nin kuzeybatısında çöküntü mağaraları olan Cennet ve Cehennem ile, içerisinde sarkıt ve dikitlerin bulunduğu Narlıkuyu Mağarası yer alır. 90 metre derinlikte bulunan Cennet Mağarası'nın içinde, erken Hristiyanlık döneminden kalma küçük bir kilise bulunmaktadır.


Doğu Akdeniz


 Akdeniz bölgesinin doğusunda yer alan Antakya, tarihi zenginliklerin yanısıra çevresindeki tabiat güzellikleri ile de büyük bir turistik değer taşır. M.Ö. 307'de Büyük ıskender'in generallerinden Antigonus tara fından kurulan kent, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir ticaret, bilim ve inanç merkezi olmuştur. Hıristiyanlığın yayılmasında önemli rol oynayan yörede, bu dine inananlara tarihte ilk kez "Hıristiyan" denilmiştir. Şehrin doğusunda ilk Hıristiyanların ayin düzenledikleri Aziz Peter Kaya Kilisesi bulunur. Mozaik Müzesi'nde, Antakya çevresinden derlenen harikulade güzellikte ve dünyaca ünlü mozaikler sergilenmektedir. Önceleri kilise olan HabibNeccar Camii ise Sultan Baybars tarafından camiye çevrilmiştir. Kentin en büyük camii olan bu yapı 17. yüzyılda restore edilerek bugünkü görünümünü almıştır. Kentin doğu tepelerinde yer alan, Romalılar tarafından inşa edilmiş Antakya Kalesi de çeşitli restorasyonlar geçirmiştir.


     Antakya'nın en büyük ilçesi olan ıskenderun büyük bir sanayi ve ticaret limanıdır. Türkiye'nin en geniş ve uzun sahil gezinti bulvarı ıskenderun'da bulunur. Palmiyelerle çevrili şeritte çeşitli parklar, kafeler ve restoranlar yer alır. Kentin 34 km güneyinde bulunan Uluçınar (Arsuz) plajlarıyla tanınan bir tatil beldesidir. İskenderun'un güneydoğu sundaki Soğukoluk ise yazın serinlenebilecek bir yayladır. Çam ormanlarıyla kaplı yaylanın denizden yüksekliği 850 metredir.
Zengin bir tarih beldesi olan Kahramanmaraş ilinin çevresi yemyeşil ormanlarla kaplıdır. Kahramanmaraş geleneklerinin sürdürüldüğü tarihi evler restore edilerek veya korunarak yaşatılmaya çalışılmaktadır. Kentte bakırcılık, pirinççilik, tahta ve sedef oymacılığı gibi el sanatları çok gelişmiştir. Bunun yanısıra altın ve gümüşten yapılan süs eşyaları ve takıları da ünlüdür. Dibek'te dövülerek yapılan Maraş dondurması tüm Türkiye'de sevilir. Sanayii hızla ilerleyen Kahramanmaraş ili, tarihi eser bakımından da zengindir.
 


Linkback: https://www.buyuknet.com/akdeniz-bolgesi-t32556.0.html


tarantula90130.09.2014 - 00:10
Akdeniz Bölgesi

COĞRAFİ KONUMU

Yurdumuzun güneyinde alan bakımından 4. büyük bölgemizdir.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Bölgenin büyük bir kı smı Toros Dağları ve yüksek platolarla kaplıdır. Genel olarak engebeli ve dağlıktır. Toroslar, III. Jeolojik zamanda oluşmuş Alp – Himalaya sistemine bağlı genç kıvrım dağlarıdır. Batı ve Orta Toroslar bölge içinde geniş yer tutar.

 Batı Toroslar Antalya Körfezi'nin her iki yanında da yer alır. Bey Dağları, Çiçekbaba ve Barla Dağları Antalya Körfezi'nin batısında, güneybatı - kuzeydoğu yönünde uzanırlar. Sultan Dedegöl ve Geyik Dağları Antalya Körfezi'nin doğusunda kuzeybatı - güneydoğu yönlü uzanır.

Anamur Burnu'nun kuzeyinden başlayan Orta Toroslar, güneybatı - kuzeydoğu yönlü uzanan üç kütleden oluşur. Bunlar, Bolkar Dağları, Aladağlar, Tahtalı Dağları ve Binboğa Dağları'dır. Akdeniz Bölgesi'nde Toroslar'dan başka Hatay - K. Maraş istikametinde uzanan dağların oluşturduğu bir dış sıra halinde Nur (Amanos) Dağları uzanır.

Dağların kıyıya paralel uzanması, dalga aşındırmasının fazla olmasına ve kıyılarda yalıyarların (falezlerin) çokluğuna neden olmuştur.



Akdeniz Bölgesi'nde yer yer plato alanları bulunur. Bunlardan biri Antalya Körfezi'nin batısındaki Teke Platosu, diğeri de Anamur Burnu'nun gerisindeki Taşeli Plâtosu'dur. Antalya Körfezi'nin batısındaki dağlarla ve platolarla kaplı karstik arazi "Teke Yöresi" olarak adlandırılır. Teke Yöresi ve Taşeli Platosu bölgenin en tenha yerleridir. 

Türkiye'de karstik yapının yaygın olduğu yerlerde yağışın fazla olmasına karşın yeraltına sızmanın çok olması, yerüstü sularının zayıf olmasına yol açar. Bu nedenle de bu yerlerde nüfus yoğunluğu azdır.

Dağlar kıyıdan itibaren yükseldiği ve kıyıya paralel olduğu için iç kısımlarla ulaşım ancak bazı geçitlerle sağlanabilmektedir.

Bölgedeki başlıca geçitler şunlardır: Göller Yöresi'ni Antalya'ya bağlayan Çubuk geçidi, İç Anadolu'yu Silifke'ye bağlayan Sertavul geçidi, Amik Ovası'nı İskenderun'a, hatta Suriye'ye bağlayan Belen geçidi ve Çukurova'yı İç Anadolu'ya bağlayan Gülek geçididir.

Bu bölgedeki ovalar çöküntü alanlarında alüvyonların yığılması ile oluşmuş birikim alanlarıdır. Bu birikim alanlarından en önemlileri Çukurova delta ovası ile Hatay çukurluğundaki Amik ovasıdır. Akdeniz Bölgesi'nin batısında da kıyıda Antalya ovası ile Göller yöresinin küçük çöküntü ovaları bulunmaktadır.

Akdeniz Bölgesi genel olarak engebeli ve dağlıktır. Bölgenin  %  80'ini kıyıya paralel uzanan Toros Dağları ile yüksek platolar oluşturur. Bu durum, bölgede  nüfus dağılışını, kara ulaşımını, bitki örtüsünü, turizm çeşitliliğini çok etkiler. Sanayi ürünleri çeşitliliği ise bu durumdan en az etkilenir.

AKARSU ve GÖLLER

Bölgedeki akarsular düzensiz  rejime sahiptirler. Akarsu  rejiminin düzensiz olmasında çeşitli faktörlerin etkisi vardır. Bunlar:

  Bölgede etkili olan Akdeniz ikliminde yağışların  çoğu kış aylarında görülür. Yaz ayları ise çok sıcak ve kurak geçer. Bunun  sonucu  olarak akarsular kışın kabarır, yazın ise kuruyacak seviyeye gelir.

   Bölgede  karstik yeryüzü şekillerinin geniş yer  tuttuğu görülür. Bunun sonucu olarak, yağışlı mevsimlerde suyun bir kısmı yer altına sızarak akarsuların fazla kabarmasını önler. Yazın ise yeraltı suyunun akarsuya karışarak su seviyesinin alçalmasını az da olsa engellediği görülür.

Bölgenin en önemli akarsuları, Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Manavgat, Aksu ve Dalaman çayıdır.

Bölge göl bakımından zengindir. Batısında tektonik ve  karstik etkenlerle oluşan göllerin yer aldığı Göller Yöresi bulunmaktadır. Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Suğla, Söğüt, Salda, Elmalı ve Kovada  gölleri bulunur.

 Eğirdir Gölü tatlı su gölüdür. Bunun nedeni fazla sularını yer altından Aksu'ya ve dolayısıyla Akdeniz'e boşaltmasıdır. Bu göllerden Suğla Gölü, zaman  zaman kuruyacak derecede su kaybına uğrar.

Doğuda  Hatay yöresindeki Amik Gölü de, Asi nehrinin taşkınlarının bataklık şeklinde olduğu bir göldür. Bu  alan akarsuların getirdiği alüvyonlarla büyük ölçüde dolmuştur

İKLİM ve BİTKİ ÖRTÜSÜ 

Bölgede karakteristik Akdeniz iklimi görülür. Yazlar sıcak ve  kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yıllık sıcaklık ortalaması 18°C'dir. Kıyıda yıllık yağış miktarının 1000 mm  yi bulduğu yerler vardır. Akdeniz  kıyıları kış mevsiminin en ılık geçtiği bölgemizdir. Buna yol açan nedenler, nemlilik miktarı, güneş  ışınlarının düşme açısı ve Toros Dağları'nın doğrultusu ve yükseltisidir. Toroslar, kışın kuzeyden gelen soğuk  hava kütlelerinin kıyıya inmesini önler.

Yağış maksimumu  kış mevsimine rastlar.

Bölgedeki yaz kuraklığı ise, dinamik yüksek basınç alanlarının etkili olması, bölgenin alçalıcı hava hareketlerinin etkisine girmesinin sonucudur.

Kıyıdan itibaren yükseldikçe sıcaklık düşmekte, yağış miktarı artmaktadır. 

Denize dönük  yamaçların etekleri bol yağış alır. Batıda Antalya çevresi doğuda, Hatay,  Dörtyol, Osmaniye,  Kadirli, Bahçe çevresi 1000 mm civarında yağış alır. Oysa ovadaki Mersin ve Adana çevresi 600 - 700 mm yağış almaktadır.

Karasallaşmanın belirgin olduğu yerler, bölgenin batı kesiminde genişler. Göller yöresi ve Teke yöresi karasallığın en belirgin olduğu yerlerdir. Sıcaklık farkları artar, kışlar daha uzun sürer.

Akdeniz Bölgesi'nde 700 - 800 m'ye kadar maki bitki örtüsü hakimdir. Maki, zeytin, mersin, defne, sakız ağacı, zakkum, keçiboynuzu, vb. kuraklığa dayanıklı bodur bitkilerden oluşur.

Bölgedeki ormanlar, makiden sonra başlar, 2400 m'ye kadar devam eder. Daha sonra dağ çayırları yer alır. Orman alanları üzerindeki dağ çayırları yazın kuraklığın etkisi ile kururlar.

Akdeniz  Bölgesi'nin iç kesimlerine doğru gidildikçe iklim karasallaşır. Özellikle Göller Yöresi'nde yıllık yağış miktarı ve kış sıcaklık değerleri düşmüştür. 

TARIM ve HAYVANCILIK

Bölgede tarım alanları sınırlı olmasına rağmen kıyı şeridinde en önemli ekonomik etkinlik tarımdır. En önemli tarım alanları başta Çukurova olmak üzere Amik ve Antalya ovalarıdır.

İklim özellikleri tarımsal yaşamı şekillendirir. Tarım alanlarından  yıl içinde birden çok ürün alma bakımından  en elverişli koşullara sahip olan bölgemizdir.

Bölgede  yetiştirilen başlıca tarım ürünleri şunlardır:

Buğday:  Bölgenin hemen  her tarafında yetiştirilir. Çukurova'da pamuk ekilmeyen alanlarda da ekilir.

Pirinç: Hatay'da Amik Ovası'nda, K. Maraş çevresinde ve  Silifke civarında yetiştirilir.

Pamuk:  Başta Çukurova olmak üzere diğer kıyı ovalarında  yetiştirilir. Türkiye pamuk üretiminin yaklaşık % 33'ü bölgeden karşılanır.

Tütün:  Göller Yöresi'nde ve Hatay çevresinde yetiştirilir.

Gül: Özellikle Isparta ve Burdur çevresinde tarımı yapılır.

Turunçgiller: Kıyı boyunca Finike, Antalya, Alanya, Anamur,  Silifke, Mersin, ve Dörtyol'da yetiştirilir. Türkiye turunçgil üretiminin yaklaşık % 89'u bölgeden  karşılanır.

Muz:  Alanya ve Anamur çevresinde yetiştirilir. Türkiye'de yetiştirilen muzun tamamı bölgeden karşılanır.

Haşhaş  ve şekerpancarı: Özellikle Göller Yöresi'nin ürünleridir. 

 Zeytin ve üzüm: Kıyı şeridinde hemen her yerde yetiştirilir. Ancak bölge halkı daha kârlı olan pamuk  üretimine önem verdiği için zeytincilik ve bağcılık fazla gelişememiştir. 

Bölge soya fasulyesi, yer fıstığı ve mısır üretiminde de Türkiye'de ilk sıradadır. 

Seracılığın en yaygın olduğu bölge Akdeniz Bölgesi'dir. Bölgede kış sıcaklığının sıfır derecenin altına düşmemesi turfanda sebze ve meyveciliğin gelişmesine yol açmıştır. Mersin - Antalya kıyı şeridi turfanda sebzeciliğin en yaygın olduğu yerdir.

Akdeniz Bölgesi'nde hayvancılık fazla gelişmemiştir. Sığır, koyun ve keçi Toroslar'da yaylacılık sistemiyle yetiştirilir. Hayvanlardan en yaygın olanı kılkeçisidir. Çünkü bu hayvan  Toroslar'ın sarp yamaçlarında yaşamını kolayca sürdürür. 

YERALTI ZENGİNLİKLERİ

Krom    : Fethiye- Dalaman  ve  Adana (Aladağlar) çevresinde çıkarılır.

Barit   : Mersin ve Adana çevresinde çıkarılır.

Boksit(alüminyum): Batı Toroslar'da Seydişehir çevresinde çıkarılır.

Kükürt  : Keçiborlu (Isparta) çevresinde çıkarılır.

Demir  : Adana (Feke ve Saimbeyli) çevresinde  çıkarılır.

Asbest  : Doğu Akdeniz'de Hatay çevresinde çıkarılır.

ENDÜSTRİ

Adana  Bölümü'nde sanayi daha fazla gelişmiştir. Adana Bölümü'nde dokuma, tütün, gıda, kimya, tarım araçları, çimento, madeni eşya, cam ve tuğla fabrikaları vardır. 

Mersin, önemli bir liman kentidir. Bu ilimizde, Ataş petrol rafinerisi bulunur.

Antalya'da ferro - krom tesisleri, yağ fabrikaları bulunur.

Isparta'da gülyağı fabrikaları, çimento fabrikası, tarım araçları yapım merkezleri ve halı fabrikası bulunur.

Burdur'da gül yağı fabrikası, şeker fabrikası, tarım araçları fabrikası, süt ve yem fabrikaları yer alır.

TURİZM

Bölge turizmden elde edilen gelirler bakımından 3. sıradadır.

Burdur'da İnsuyu mağarası, Alanya'da Damlataş mağarası, Tarsus'ta Yedi uyuyanlar mağarası, Antalya yakınlarında Karain mağarası, Düden, Manavgat Kurşunlu  ve Tarsus şelaleri, Mersin'deki Cennet ve Cehennem   obrukları ve Dilek kuyu mağarası bölgede  yer alan ve turizm faaliyetlerine neden olan karstik şekillerdir.

Ayrıca yazın erken başlaması deniz turizminin de erken başlamasına ve gelişmesine neden olmuştur. Bütün Akdeniz kıyıları boyunca turistik tesisler kurulmuştur ve kurulmaktadır. Akdeniz  Bölgesi'nde Olimpos - Beydağları Sahil,Güllük Dağı (Termessos), Kovada Gölü, Kızıldağ, Köprülü Kanyon ve Karatepe - Aslantaş milli parkları bulunur.

Antalya'da her yıl düzenlenen Altın Portakal Film Festivali ile Mersin Moda ve Tekstil     Fuarı da önemli  turizm etkinliklerindendir.

NÜFUS ve YERLEŞME

1997 nüfus sayımına göre, bölgede 8,1 milyon insan bulunmaktadır. Nüfus sayısı bakımından beşinci sırada yer alır. Nüfus yoğunluğu km2 ye 66 kişidir.Akdeniz Bölgesi'nde nüfusun %70'i Adana Bölümü'nde toplanmıştır.

Bu durumun başlıca nedenleri; 

•   Zengin tarım alanı olan Çukurova'nın varlığı,

•  Çukurova'da tarım ürünleri işleyen sanayi kuruluşlarının fazlalığı, 

•  Adana Bölümü'nün yollarla Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu'ya bağlanmasıdır.

Adana Bölümü'nde Adana, Mersin, İskenderun, Antakya, Kahraman  Maraş, Tarsus, Kilis, Kozan, Kadirli, Osmaniye gibi büyük il ve ilçelerde sanayi, tarım ve ticaretin aktif olması nüfusun artmasına neden olmuştur.

Antalya Bölümü'nde ise nüfus, bölge nüfusunun %30  unu oluşturur.

Çünkü; 

•  Antalya Ovası Çukurova kadar verimli değildir.

•   Kalkerli kayaların varlığıyla karstlaşma, tarım hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.

•  Antalya Bölümü'nde ulaşım fazla gelişmemiştir. Burdur ve Isparta yöresi demir yoluyla Ege Bölgesi'ne bağlanmış ve İzmir'in ard bölgesi durumuna gelmiştir.

•  Antalya  Bölümü'ne  bağlı kıyı ovalarının, son yıllarda turizm faaliyetlerine bağlı olarak nüfusu artmaktadır.

Buna  karşılık toplu yerleşme daha fazladır. Ancak suyun  bol olduğu yörelerde dağınık yerleşmeye rastlanır. Bölgenin kıyı ovalarında turistik tesislerin yaygınlığından dolayı dağınık yerleşme hakimdir. Bölgede köy ve kasaba evlerinin yapı malzemesini daha  çok kalker taşları oluşturur.

Akdeniz Bölgesi nüfus yoğunluğu açısından Türkiye ortalamasının altında bir durum gösterir. Bunun en önemli nedeni bölgenin %90'ını işgal eden Toroslar'dır.

Toroslar, Teke ve  Taşeli Yöresi Türkiye'nin en seyrek nüfuslu yerlerindendir. Adana Bölümü'nde özel konumunun  etkisiyle nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir. Adana  Bölümü'ndeki Çukurova pamuk tarımı nedeniyle, Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerinden mevsimlik göç alır.

Çukurova'da nüfus yaz mevsiminde artmaktadır. Bu  artışta tarım işçilerine olan gereksinimin artması rol oynar.

BÖLÜMLERİ

Antalya Bölümü

Taşeli Platosu'nun batısında kalır. Antalya Bölümü endüstriyel gelişim  bakımından  Adana   Bölümü'nden  daha geridedir. Bunun nedeni Antalya Bölümü'nün dağlık olması ve tarım yapılan ovaların azalmasıdır. 

Bozova,  Elmalı, Acıpayam, Tefenni gibi karstik ovalara sahiptir. 

Antalya Bölümü, Adana Bölümü'nü turizmde, seracılıkta ve yağış miktarında geçmiştir. Antalya Bölümü'nde  yeryüzü  şekillerinin etkisiyle tarım yapılan alanlar daha dardır. Dağları kıyıdan itibaren ani olarak dikleşir ve iç kısımlarla olan bağlantıyı zorlaştırır. Böylece bölgenin art bölgesi yok denecek kadar azdır. Bu da Antalya Bölümü'nde endüstriyel gelişimin, Adana Bölümü'nden daha geri olmasına neden olmuştur.

Turizm  potansiyeli bakımından Antalya Bölümü, Adana  Bölümü'nden çok önde gelir. Sanayi kuruluşlarının çokluğu yönüyle Adana Bölümü Antalya Bölümü'ne  göre  öndedir. Kıyı ovalarının genişliği yönüyle  değerlendirildiğinde Adana Bölümü'nde yer alan Çukurova'nın Antalya Ovası'ndan çok geniş olduğunu görürüz. Tarımın ve sanayinin yoğun olarak yapıldığı Adana Bölümü'nde nüfus daha yoğundur. Antalya ve Adana Bölümü iklim şartları bakımından benzerlik gösterir. Her iki bölümde karakteristik Akdeniz iklim koşulları görülür.

İklim özellikleri her iki bölümde  aynıdır.

Sulama suyu miktarı şartları itibariyle iki bölüm de aynı avantajlara sahiptir. 

Tarım alanlarının kullanış biçimi her iki bölümde benzerdir.

ADANA BÖLÜMÜ

Bölüm yüz ölçüm olarak Antalya Bölümünden daha büyüktür. Bölümde verimli ovalar geniş alan kaplar. Bölümün batısında bulunan Taşeli platosunun yüzeyi kireç taşlarından (kalker) oluşmuştur. Bu sebeple burada kireç taşlarının çözünmesi sonucu oluşmuş karstik şekiller  meydana gelmiştir. Başlıcaları; Cennet-Cehennem obrukları, Dilek kuyu mağarası, yedi uyuyanlar mağarası gibi.

Bölge nüfusunun yarıdan fazlası bu bölümdedir. Sebepleri : Verimli tarım  alanları, sanayinin gelişmiş olması ve ulaşım imkanlarının daha iyi olmasıdır. Bölümün en gelişmiş ili Adana'dır. Adana aynı zamanda Türkiye'nin 4. büyük kentidir. Adana  ;Tarım, sanayi,ticaret ve eğitim kentidir.

Bölümün en önemli ticaret merkezleri Adana ve Mersin'dir. Mersin'de yer alan serbest ticaret bölgesi ve Mersin Limanı bölüm ticaretinde önemli paya sahiptir.


tarantula90130.09.2014 - 00:13
    Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve k.batısında Ege Böl., kuzeyinde İç Anadolu Böl. , doğusunda G.Doğu Anadolu Böl. Güneyinde ise Akdeniz bulunur. G.doğudan Suriye ile komşudur. Yüzölçümü 110000 km2 dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık %14’nü kaplar. Kıyı uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Dalaman Çayına kadar 1542 Km’dir. Bölgenin batı sınırı daha batıdaki Karaağaç koyuna kadar uzanır.
             
   1990 nüfus sayımı sonuçlarına göre  Akdeniz bölgesinde 8 milyona aşkın insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu km2’de 74 kişidir; bu da km2’de 73 olan Türkiye ortalamasına çok yakındır. Bölge nüfusunun %54’e yakın kısmı il ve ilçe merkezlerinde,% 46 kadarı ise bucak merkezi ve köylerde yaşar.

   Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu  gibi Akdeniz Bölgesi’nde de bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin sınırların tümüyle çakışmaz. Adana , Antalya, Burdur , Hatay, Isparta , İçel illerinin tümü ile Kahramanmaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçeleri dışında kalan bütün ilçeleri, Kayserinin Develi ve Yahyalı ilçelerinin bazı bölümleri, Konya’nın halk pınar, Taşkent , Hadım , Ahırlı , Yalıhöyük , Seydişehir ,Derebıçak , Höyük ve Beyşehir ilçeleri , Karaman’ın Başyayla, Sarıveliler ve Ermenek ilçeleri ile merkez ilçe ve Ayrancı ilçelerinin bazı bölümleri, Afyon Karahisar’ın Başmakçı, Dinar ve Dazkırı ilçeleri , Denizli’nin Çardak, Serinhisar, Acıpayam , Çemeli ilçeleri ile Bozkurt, Tavas ve Beyağaç ilçelerinin bir bölümü, Muğla’nın Dalaman, Ortaca, Köyceğiz ve Fethiye ilçeleriyle Gaziantep’in Nurdağı, Kilis ve İslahiye ilçleri bu bölgeye girer. Bölge , doğudaki Adana ve batıdaki Antalya bölümlerinden oluşur.
             
 YÜZEY ŞEKİLLERİ :

   Akdeniz bölgesinin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toros’lar belirler. Antalya Kör.’nin iki yanında yer alan B. Toroslar, K.’de Göller yöresinde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadası’nın batısında beliren batı Toroslar Taşeli Plato’suna kadar uzanır. Genellikle kalker ve  ofiyolitli kayalarından oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Torosların en yükse noktası Bey Dağlarındaki 3096 m’lik Kızlar Sivrisi tepesidir. Göller Yöresi’nin kalker oluşumu, Sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2000-2005 m arasındadır; Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik kökenli çanak biçimli çukur alanlar vardır.

   Bu kesim aynı zamanda düden, obrük, mağara , yer altı dereleri ponor (suyutan) ve voklüz kaynakları gibi karstik şekiller bakımından da zengindir. Türkiye’nin ,Beyşehir ve Eğridir gibi büyük tatlı su gölleri buradadır. Batı Toroslar, dik eğimli yamaçlarından inen bol sulu akarsular tarafından parçalanmış ve genellikle boylamasına uzanan derin vadiler ortaya çıkmıştır.

        Orta Toroslar, g.batıdaki Taşeli platosu ile k.doğudaki uzun yayla arasında uzanır. Bu kesimdeki başlıca yüksek kütleler batıdan doğuya doğru Bolkar dağları, Aydos Dağları, Aladağlar , Tahtalı Dağlar ve Binboğa dağlarıdır. Orta Torosların en yüksek noktası
Aladağlar’da 3756 m’ye yetişen Demirkazık Tepesidir. Orta Toroslar Uzun Yayla’da 1500m yüksekliğindeki bir platoya dönüşür. Orta Toroslar kuzey-güney  doğrultusunda akan bol sulu akarsular tarafından parçalanmıştır. Göksu, Lamaz (Limonlu) çayı , Tarsus çayı bunların başlıcalarıdır. Bu akarsular kalker oluşumlu dağlar arasında, derinliği 1000m’yi bulan vadiler açar ve yörenin yüzey şekillerinin sert bir görünüm almasına neden olur.
                     


   Amanos Dağları, Toroslar dağ sisteminin en güneyindeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezinin doğusunda dik bir duvar gibi yükselir. Lüblan topraklarından doğarak kuzeye doğru akan ve Antakya yakınlarında dik bir açıyla batıya dönen Asi ırmağı , Amik ovasının G.batı ucunda , geniş tabanlı bir vadiden geçer ve Samandağı yakınlarında Akdenize dökülür. Çukurova , doğuda Amanos Dağları, batıda ise orta Toroslarla sınılanır.

   Bu geniş düzlük batıda Seyhan doğuda Ceyhan ırmaklarının taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş büyük bir delta ovasıdır. Çukurova’nın kuzey kesimleri bu iki ırmağın kolları ile yeryer parçlanmış bir plato görünümündedir; buna karşılık güneyde tekdüze bir hal alır.
                     
   Bölgedeki en önemli akarsular doğudan batıya doğru sırasıyla Asi, Ceyhan ve Seyhan ırmakları ile Göksu, Köprü Suyu, Aksu, Eşem ve Dalaman çaylarıdır. Başlıca doğal göller Beyşehir, Eğridir, Burdur ve Suğla gölleridir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir.

         Akdeniz kıyıları genellikle, az girintili çıkıntılı olması ve geniş yaylar çizmesi bakımından Karadeniz kıyılarına benzer; kıyı sahanlıklarına da pek rastlanmaz. Bölgenin en batı kesiminde ise dağlar kıyıya dik uzandığı için, burada Ege kıyılarına benzeyen daha girintili çıkıntılı bir kıyı tipi vardır. Bu kıyıların, yakın zamanlardaki bir deniz düzeyi yükselmesi sonucu oluştuğu sanılmaktadır. Engebeli kıyının içine  sokulmuş küçük koylar, adalar ve yarımadalar bu yükselme nedeniyle ortaya çıkmıştır. Kalker oluşumların fazla olduğu bu kesimde birtakım  karstik şekillerin kısmen  deniz basmasına  uğramasıyla  doğal koylar oluşmuştur.; ilkçağda gemilerin sığınak ve barınarak yeri kullandıkları  bu koylara kalanklı kıyı adı verilir.
                         
     İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:

     Bölgede genelde yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi egemendir. Ancak yüksekliğe bağlı olarak iklim özellikleri oldukça önemli farklılaşmalar gösterir. Dağların denize bakan yamaçlarında ve arkalarında çukur alanlar ise karasal etkilerin arttığı  bir iklim tipine rastlanır. Gene de Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim , İç Anadolu’daki kadar şiddetli karasal özellikler taşımaz.
                           En sıcak ay ortalaması kıyılarda 27-28 derece , iç kısımlar 23-25 derecedir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10 derece  dolayında  iken iç kısımlarda 1,5-2 dereceye kadar iner. Benzer biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 18-20 derece , iç kısımlarda ise 12-14 derece  kadardır.
                                     
   Akdeniz Bölgesi genellikle güney ve güneybatıdan gelen hava kütleleri ile cephelerin etkisi altındadır. Bunlara bağlı olarak da yağışlar orografik ya da cepheseldir. Yağış miktarı genellikle dağların uzanış biçimlerine ve nemli rüzgarlara açık olan yüzeylerindeki  konumlarına, yani bakılarına göre değişir. Kıyı kesimlerinde, bakı koşullarına bağlı olarak yılda ortalama 700-1300 mm. tutarında yağış düşer. Bu değer iç kesimlerde 400 mm. dolaylarındadır. Bölgede genellikle, bir Akdeniz iklimi özelliği olan kış yağışları egemendir. İç kesimlere  gidildikçe karasal iklim etkisi ile yağışlar ilkbahara kayar; gene de en çok yağış kışın düşer. Kıyılarda yağışlar genellikle yağmur şeklindedir ; kar, 5-10 yılda bir yağar; don olayına da oldukça az rastlanır. Dağların yüksek kesimlerinde ve Göller Yöresi’nde kışın kar yağışları etkili olur; don olayı ise hemen hemen bütün kış sürer. Yaz kuraklıkları iç kesimlerde olmakla birlikte kıyılardaki kadar şiddetli değildir.       

    Bölgede egemen rüzgarlar çoğunlukla kuzey rüzgarlarıdır. Ancak rüzgar rejimi, topografik koşullara ve deniz komşuluğa göre yerel değişikliklere uğrar. Kıyılarda yazın genellikle batı ve güney yönlü rüzgarlar eser. Zaman zaman deniz ve kara meltemleri etkili olur.

       Akdeniz bölgesinde doğal bitki örtüsü sıcak ve kurak yazlardan etkilenmiştir. Bu nedenle kurakçıl bir nitelik taşır ve kolaylıkla bozulma eylemi gösterir. Orman örtüsü çalılık halini almış, çalılıklarda  yer yer seyrekleşmiş , hatta ovalık yerlerde büsbütün ortadan kalkmıştır. Günümüzde Akdeniz Böl.’nde görülen bitki örtüsü, başlangıçtaki karakterini tümüyle kaybetmiş gibidir.           
   
       Akdeniz bölgesinde doğal bitki örtüsü beş gruba ayrılır. Kıyıda 500-600 m yüksekliğe kadar olan yerlerde şiddetli yaz kuraklığına uyan, kışın da yeşil kalan makilerdir. Boyları 3-5 m’yi geçmeyen bu bitkiler delice, kocayemiş, sandal ve zakkum en yaygın olanlarıdır. Bu bitkiler terra rossa denen killi demirli ve az kireçli topraklarda yetişir. Kireçli topraklarda yetişen daha seyrek bitki tiplerine garig adı verilir.
                             
 600-1200m arasında kızıl çam ve meşelerin egemen olduğu karışık ormanlar yada yamaç ormanları ortaya çıkar. Kızıl çamların aralarında yer yer meşelikler, daha yükseklere doğru ise halep çamı ile kara çamlar görülür. Bu kesimde kahverengi orman toprakları yaygındır. Yüksek kesimlerde yağış etkisiyle toprakta yıkanma (podzolleşme) görülür.
 
1200-2100m arasında ise yüksek ormanlar diye adlandırılan ve seydir , köknar ile kayınlardan oluşan orman kuşağı yer alır. Özellikle batı ve orta toroslarda saf sedir ormanları vardır. Bu katın tipik tanıtıcı ağaçları toros köknarı , lübnan sediri , sarı çam ve çeşitli ardıç türleridir. Amanos dağında ise Karadeniz böl’ndeki bitki örtüsüne ve özellikle doğu kıyınına rastlanır. Bu katta podzolik karakterli topraklar yaygındır.

     2000m’nin üstünde iğne yapraklı ağaçlar seyrekleşir ve bodurlaşır. Bu alan 2100-2300m sonra erer ve Alp çayırları denen , renkli çiçeklerle bezenmiş yazları da kurumayan yüksek otluklara geçilir. Bu katta kestane renkli çayır toprakları yaygındır.

    Göller yöresi ve Tekke yarımadasındaki yüksek ovalarda step bitkileri yetiştirilir. Buradaki stepler gerçekte ot stepleri değil, meşe ormanının tahribi sonucu oluşmuş ağaç stepleridir. Ova kenarlarında, tahripten kurtulmuş ardıç ve kara çam topluluklarına da rastlanır. Steplerde daha çok kireçli kahverengi ve kestane renkli topraklar yaygındır.
   
 Bölgede , tipik Akdeniz bitkisi olmadıkları halde yerel koşullara uyum sağlamış Avustralya okaliptüsleri ile kurakçıl Amerika bitkilerinden kaktüsler ve agavlar da oldukça geniş alanları kaplar.
         
NÜFUS:
   
 Akdeniz kıyılarında, D.Karadeniz kıyılarında görülen yoğun nüfus şeridine rastlanmaz. Dağlık kesimlerin geniş yer tutması nedeniyle kıyı boyu çok kez tenhadır. Bununla birlikte dağlar arasına sıkışmış , yoğun tarım yapılan küçük ovalarda önemli nüfus birikmeleri göze çarpar. Antalya düzlüğünün sert travertenlerden oluşmuş batı kesimi ile Çukurova’nın kumul ve batıklık kıyı kesmi tenha yerler arasındadır. Nüfus yoğunluğu Çukurova’nın iç kenarından başlayıp , sulanan yerlere doğru giderek artar. İskenderun körfezi kıyılarıda nüfus yoğunlu oldukça yüksek yerlerdir ; Amanos Dağlarını denize dik inen güney yamaçları ise çok tenhadır. Amik ovasının çevresindeki yoğunlaşma şeridi Antakya’nın güney doğusundaki tepelik alanlara doğru sokulur. Kahramanmaraş, Hatay çöküntü oluğunun çalılık “Hassa leçeleri” kesimi oldukça tenhadır. Göller yöresinin dağlık ve ormanlık kesimleri genelde oldukça tenhadır. Buna karşılık yalvaç-bozkur oluğunun dağ eteği boyları ile Isparta odasının sulanan güney böülümünde nüfus oldukça yoğundur.
 
 Akdeniz böl’nde toplu kır yerleşimleri egemendir. Bu durum  özellikle dağlık kesimlerde ve dağ eteklerinde belirgindir. Ovalarda toplu yerleşmeler arasında serpilmiş yerleşmelere de rastlanır. Dağlık kesimlerdeki ya da Antalya travertenleri gibi verimsiz alanlardaki yerleşmeler daha küçüktür. Bölgenin en büyük kenti 916000 bulan nüfusuyla Türkiye’nin 4. Büyük merkezi olan Adana’dır. Nüfusu 500000 ile 100000 arasında ki kentler ise Mersin , Antalya, Kahramanmaraş , Tarsus, İskenderun, Antakya, Osmaniye ve Isparta’dır.
                       
 EKONOMİ:
 
  Akdeniz Böl’nde ekonomi tarıma dayanır. Çalışan nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşır. Türkiye’de tarımdan elde edilen gelirin en yüksek olduğu bölge burasıdır. Sanayi ise daha çok bölgenin doğusunda, Adana ,Mersin , arasında ve İskenderun'da yoğunlaşmıştır. Turizm kıyı kesimlerde özellikle Antalya çevresinde önemli bir gelir kaynağıdır.
     
Bölgede tarımsal etkinlik oldukça çeşitlidir; özellikle bitkisel üretim gelişmiş ve teknik düzeyi yükselmiştir. Ekonomik değerleri yüksek birçok ürün yetiştirilir; modern tarım girdileri ve yoğun tarım teknikleri kullanımı yaygındır; üretim iç pazarada olduğu kadar dış pazarada dönüktür. Başka alanlarda olduğu gibi tarımsal etkinlik alanında da kıyı kesimi ile iç kesimler arasında hem yetiştirilen ürün türleri , hem de yetiştirme açısından önemli sayılabilecek farklar göze çarpar.                                 
   
  Kıyı kesiminin başlıca ürünleri pamuk, susam , yer fıstığı , turunçgiller, muz , zeytin , incir , üzümdür, Bu kesimde yapılan bitkisel üretimi farklılaşmış dalı da özellikle Antalya ve Mersin dolaylarında yoğunlaşmış olan turfanda sebzecilik ve seracılıktır; üretim özellikle son 10 yıl içinde hızla artmıştır. Yumuşak kış koşulları , havaların erken ısınması, don olaylarının seyrekliği gibi etkenlerin bu gelişmede rolü büyüktür. Bölge üretimi büyük kentlerin sebze gereksinimini karşıladığı gibi önemli ölçüde ihracat da yapmaktadır.
     

 Göller yöresi ve Teke yöresinin iç kesimlerindeki tarımsal etkinlik ise iklim ve toprak özelliklerine bağlı olarak hemen hemen tümüyle farklı bir nitelik taşır. Bu kesimde daha çok kuru tahıl tarımı egemendir. Sulana bilen alanlarda ise iklim koşullarına uygun sanayi bitkileri ve meyveler yetiştirilir. Bu yörelerdeki dağlık alanlar hem ovaların doğal su deposu hem de yazın ovalardan getirilen sürüler için yaylak işlevi görür. Tarım takviminin farklı oluşu yüzünden , dağlık alanlardaki kırsal kesimde yaşayan halkın birbölümü zaman zaman aşağıdaki ovalara inerek tarla işlerinde çalışır.
     

Modern tarım teknikleri kullanıldığından üretim miktarı fazladır. Yetiştirilen birçok ürünün Türkiye içindeki payı yüksektir. Türkiye pamuk üretiminin %41 gül yaprağı ve muz üretiminin tümü turunçgillerin %89, yer fıstığı üretiminin % 90 , soya üretiminin %91, karpuz üretiminin %29, domates üretiminin %21, üzümün %17 ve zeytin üretiminin de %15 Akdeniz Böl’nden sağlanır.
   
 Bitkisel üretimindeki ileri teknoloji düzeyi hayvancılıkta yerini geleneksel ve ilkel yöntemlere bırakır; bu nedenle hayvancılık pek gelişmemiştir. Daha çok küçük baş hayvanlar beslenir. Ülkedeki kıl keçilerinin ¼’ü koyunların ise %06’sı Akdeniz bölgesindedir. Bitkisel üretimden elde edilen gelirin hayvancılıktan elde edilen gelire göre çok yüksek olması hayvancılıkla uğraşan göçerlerin bitkisel üretime kaymasına yol açmaktadır. Yaygın olarak tavukçuluk ve arıcılık yapılan bölgede elde edilen bal miktarının Türkiye üretimi içindeki payı %12’dir. Deniz canlıları açısından pek zengin olmayan Akdeniz’de küçük çapta balıkçılık yapılır.

     Akdeniz Böl’nde varlığı bilinen maden yatakları oldukça çeşitli ise de rezervleri fazla değildir. Bölgenin dağlık yapısı nedeniyle ulaşım güçleşmekte , bu da maliyeti yükselterek madenciliği bir ölçüde kısıtlamaktadır. Ülke ölçeğinde önemli sayılabilecek tek maden batı toroslar kesimindeki boksit yataklarıdır. Fethiye yakınlarında krom ve zımpara taşı yatakları vardır. Keçiborlu’da ki kükürt yatakları ülkede işletilen tek kükürt yatağıdır.

    Sanayi kuruluşları özellikle bölgenin doğusunda , Adana bölümünde yoğunlaşmıştır. Bu bölümün bölgeye toplam üretimindeki payı, tarımda olduğu gibi sanayi sektöründe de çok yüksektir. Pamuklu ve sentetik dokuma, petrokimya, çimento, bitkisel yağ, tütün işleme başta konserve olmak üzere gıda, sabun , deterjan , içki , tarım araç ve gereçleriyle , madeni eşya ve metal doğrama başlıca sanayi kollarıdır. Bölgenin çeşitli yörelerinde kağıt, şeker, gül yağı, yem, gübre, süt ürünleri , tarım alet ve makineleri , un , hazır giyim , pil , orman ürünleri , tuğla ve kiremit fabrikaları vardır. Sanayi özellikle Adana-



Tarsus-Mersin hattı üzerinde yoğunlaşmıştır. ATAŞ rafinerisi Mersin’de , kısa adı İSDEMİR olan İskenderun Demir-Çelik Tesisleri ise İskenderun ilçesindedir.

      Akdeniz böl’nde , özellikle Adana’da sermaye birikimi önemli ölçeklere ulaşmış ve bölge sınırlarına taşmıştır. Ülke çapındaki birçok yatırımda bu kesim sermayesinin payı vardır.

    Doğal güzellikler ve tarihsel değerler nedeniyle bölgede turizm önem kazanmaktadır. Yılın 8 ayında denize girilebilen geniş doğal plajlar ve antik kentler sayısı her yıl artan yerli ve yabancı turisti çekmektedir. Özellikle Antalya yöresinde gelişmiş olan turizm kıyılarda yaşayan halkın en önemli gelir kaynaklarındandır. Turizm kaynakları giderek artmaktadır. Doğal ve tarihsel değerler açısından zengin olan bölgelerde bazı çalışmalar yapılarak koruma alanları oluşturulmuştur. Bunlardan başlıcaları Güllük dağı, Karatepe-Aslantaş, Kızıl dağ , Kovada gölü, Köprülü kanyon, Olimpos-Bey dağları sahil milli parklarıdır.

     Ulaşım giderek gelişmektedir. Mersin ve İskenderun limanları ayrı bir önem taşır. Çukurova’nın ticaret iskelesi konumundaki Mersin limanı yöredeki petrol rafinerisi nedeniyle daha işlek bir hale gelmiştir. İskenderun limanı da ticaret ve petrol açısından önem taşır. Son yıllarda her iki limanında Akdeniz’de yapılan ithal ve ihraç taşımacılığındaki payı artmaktadır. Bölgenin batısındaki Alanya, Antalya ve Fethiye limanları turizm açısından önem taşır. Akdeniz Böl’nin Türkiye’nin tüm bölgeleriyle kara yolu, ayrıca büyük yerleşim merkezleriyle hava yolu bağlantısı vardır. Başlıca yollar E-5 ve E-24 kara yollarıdır. Bunların bir bölümü paralı otoyol haline getirilmektedir. Adana , Antalya  ve Dalamandaki havaalanlarından başka merkezle düzenli uçak seferleri yapılır. Mersin , Taşucu’ndan  KKTC’ye feribot seferleri yapılmaktadır.     


HakanTR09.01.2015 - 18:27
Teşekkürler Ödevimde Buydu

Sosyal Öğretmeni18.02.2015 - 00:18
Konu çok güzel olmuş. Ama bilgiler daha güncel olsaydı daha iyi olurdu..

Etiket:

Bu bilgi size yardimci oldu mu?

EvetHayır
Akdeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi
(Ortalama: 5 üzerinden 1.7 - 3 Oy)
3